Kadın başını yanında uyuyan sevgilisine dayadı ve karşısında uzanan koca maviliği içine çekti, ayakları çakılların üzerinde, denize doğru açılmış eteğinin kenarından bacaklarını yalayan dalgaların taşkın köpüklerine anlattı tüm bildiklerini Bunlar, dedi Bunlar artık benim işime yaramayacak güzel bük. Tüm bildiklerimi al ve bana kendi bildiklerini ver. Aşık olduğum sen misin yoksa memleketin güzelliği mi? Sıradan bir yarımadada, küçük bir kız; koşup oynuyor kendince. Saçları iki yandan örülü, yüreği taşıyamayacağı kadar ağır coşkuyla dolu, koşturup duruyor yarımadanın sokaklarında. Çocuk işte; bazen düşürüyor yüreğini toprağa, canı yanıyor, iki ağlıyor, sonra bıraktığı yerden tekrar devam ediyor koşturmasına. Toprak yolları, çakılları, kurbağaları, Sahile vuran mideyeleri, deniz sonrası kirpiklerde biriken tuzu, Pembe beyaz begonvilleri Rüzgarı, rüzgarı, rüzgarı, Kafada saç bırakmayan lodosu, İnsanı dirilten buzdan bozma denizi, Küçücük limanı, Tekneleri, Birbirinden ş