Isim Konusu

Bebeğin ismi konusunda Çağrı’yla uzun zamandır atışıyoruz. Henüz bir karara bağlayamamakla beraber oldukça zıt fifkirlere sahibiz.
Şöyle ki;
Ben ilk başta kız olursa BADEM, erkek olursa CEVİZ olsun dedim. Neymiş, BADEM pavyoncu adı gibiymiş. CEVİZ’e çetin ceviz kırıldın mı diye, BADEM’e de gel seni badem ezmesi yapayım diye dalga geçerlermiş, çocukların bunalımlı bir çocukluk mu geçirmelerini istiyormuşum…
İsim konusunda Çağrı yeteri kadar çekmiş, hala da çekiyor aslında zavallı. Zaten ‘Çağrı Aracı’ olarak başlı başına komik olan bir de ingilizcenin tanımadığı Ç, yumuşak G ve I harflerine sahip olmak işini iyiyce zorlaştırmış. Telefonda söylemesi ya da bir yere adını yazdırması gerekiyorsa adını KAGRİ’ya çeviriyor. Kagri nedir yahu! Ben yine şanslıyım. Enternasyonel sularda adımı sahne ismim (!) olan YASMİN’e çevirdim mi işim kolay. Bu ejnebiler de bir tuhaf! Yasemin deyince hiç anlamıyorlar, Yasmin diyince ‘oo how nice’ ! Sonuçta biz çocuğun da bizim gibi bir dünya insanı (!) olacağını düşündüğümüzden en azından hayatından Ö, Ü, Ğ, Ş, Ç, I gibi harfleri çıkaralım dedik. Bu nedenle ÇINAR, RÜZGAR gibi isimleri eledik. Sonra BADEM’i ve CEVİZ’i de eledik. SAVAŞ, BARIŞ, DENİZ, DEVRİM, gibi solcu isimleri de olmasın dedik. KUZEY, GÜNEY, DOĞU, BATI yönlerini de eledik. Ben her ne kadar TEMMUZ, NİSAN ve MAYIS’ ı sevsem de ayları da bir çırpıda eleyiverdik. Geldik rüzgarlara, LODOS’u sevmedik, POYRAZ dedik, bunu ortak beğendik yazdık bir kenara, ancak bu konuda da kız-erkek çatışması yaşadık. POYRAZ ben erkek ismi olur derken Çağrı kız ismi olduğunu iddia etti, bir kız için çok hırçın bir isim bence.
Gerçekten orjinal ve güzel isimler olmalarına karşın ADA, DERİN ve SU gibi isimleri de fazla enteller diye eledik. Yeni doğan bebelerin yarısı EFE yarısı EGE, bir diğer kız yarısı da ECE olduğundan bunları da geçtik. Bir takım basit isimlerin sonuna CAN getirmek koşuluyla üretilen ALİCAN, BERKCAN, SUDECAN isimlerine zaten güldük geçtik.
Erkek olarak ZEYTİN ve ERİK’i önerdim. ERİK aynı zamanda yabancı isim de olabiliyordu oysa, ama Çağrı çocuğun bir gün büyüyeceğini ve hep bebek kalmayacağını bana anlattı. 50 yaşına gelecek ve iş güç sahibi olacakmış, ileride ZEYTİN Bey mi diyeceklermiş. Sonra çok klas bir isim buldum: DALGA. Bununla da herkes dalga geçermiş, dalga mı geçiyormuşum. Neden hep kedi, köpek adı buluyormuşum. Tonik, Tekila ya da Likör demedik ki!
Çağrı sonunda madem tuhaf bir isim koyacaksın, o zaman at yarışı listelerine bakalım diyerek FIRTINA ve YALINAY isimlerini buldu, ne yalan diyim, FIRTINA'yı sevdim.
Bebek Umman’da dünyaya geleceğinden NİZWA, MUSCAT, SULTAN gibi isimleri aklımızdan geçirsek de iki saniyeden fazla tutmadık, Arapçayı sevmediğimden Arap isimlerine de kökten karşı bir tavır sergiledim.
Kız ismi olarak BADEM’de takıldığım için çok da alternatif üretemedim. Olmazmış. ÇAĞLA var, neden BADEM olmasın diye bir daha şansımı denedim. ‘Oturaklı’ isim olmalıymış. Sonra KİRAZ’ı önerdim, sebze-meyve isimlerine karşı olmamıza rağmen bunu sevdi. KİRAZ’ın fonetiği güzel de, eski köylü ismi diye onu da bekleme listesine aldık.
Gezegen isimlerini geçtik. Bir aileye bir çiçek yeter diye çiçek isimlerine hiç bakmadık. Haftanın günlerini de unuttuk. Sonra ben kız için MAVİ ismini buldum. Her nasılsa ikimiz de ılımlı baktık bu isme. Çerçi Çağrı hala ‘hele bir doğsun, bebeğe bakıp adını öyle koyalım’ dese de hazırda da birkaç tane tutmakta fayda var.
Hepsi birer çizgi film karakter ismini andıran RAFİ, SABİ, YOMİ, CENİ, BENİ gibi yahudi isimlerine de arada bir güldük.
Bu arada tüm bu itirazlar sırasında kendisi de isim bulmuyor –daha doğrusu türetmiyor_ değil: BAYBORA, COŞKAN, AYDOLU, AYDENİZ, CEYLİMLEY, CEYLİNAZ, ALPERDENCAN gibi...
En kötü, cepte yılların vazgeçilmez isimleri ALİ’yle AYŞE var!
Arada Türkiye’ye döndüğümüzde, memlekete hasretinden olsa gerek Çağrı bir hafta boyunca ZEYBEK diye tutturdu.
Çocuğun erkek olacağı üzerine yorumlar çoğalınca kız isimlerini eledik. Son bulduğumuz MAVİ'nin erkek adı da olabileceğini düşündük. Bunun üzerine de ileride çocuk genel müdür olduğunda (nedense hem müdür oluyor bizimkisi) Mavi Bey olmaz diye çok yorum geldi, buna mukabelen türetilen MAVİ DENİZ, MAVİ BULUT, DERİN MAVİ gibi ikili isimler üzerine düşündük. Ben iki isim olması taraftarı olmasam da, henüz karar verebilmiş değiliz.
Aile yorumları da birbirinden komik. Kayınvalide C harfinin şeklinden ötürü (koruyuculuğu varmış) CEYLİN, CEYDA gibi isimleri önerirken, annem MAVİ için ‘maviii maviii masmaviii’ şarkısını söylemekle yetindi. Tabi bu arada kayınpederin de çocuğa benim babamın adını vermemizi önermesi üzerine, ‘ay el kadar çocuğa da TARIK denir miymiş ayol’ diyerek geçiştirmem de cabası. Dayımın da dedemin adı HAYRİ'nin aslında ne kadar orjinal olduğu üzerine de dedemi ne kadar sevsem de bebeğe dedemin adını vermek istemedim, dedem ayrıydı, çocuksa başka bir karakter olacak. Babamsa işin gırgırında, ABUZİDDİN koyarsak hiç kimse yıllar boyu unutmazmış bizim oğlanı, hep akılda kalan biri olurmuş.

Sonuçta bir ay kadar bir zaman kaldı, isim falan yok ortada.

Sonradan edit: Bir oğlumuz oldu ve adını MAVİ koyduk, bi de başında CANı var :)
Doğum hikayesi de buyrun burda: Doğum Hikayesi

Yorumlar

En çok okunanlar

KIRKINI ÇIKARDINIZ MI?

Melbourne Gerçekleri Volume 1

Melbourne Gerçekleri Volume 2

Kültürel Kodlar

Yarra Valley Wineries / Şarabımızı nerde tatsak?

Ayakkabılarınızı mı çıkarırsınız, galoş mu alırsınız?

AVUSTRALYA GÖÇMENLIK BASVURUSU

Türkiye Tatili Sonrası Avustralya’ya Dönüş

Turuncu Balık