KIRKINI ÇIKARDINIZ MI?
Bebek büyüyor, günler geçiyor. Annem diyor ki ‘hele bir kırkı çıksın da biz de Türkiye’ye dönelim artık’, kayınvalide Türkiye’den telefon açıyor ‘nasıl kırklayacağınızı biliyor musunuz, 40 taş toplayacaksınız…’. Merak ettim. Nedir bu ‘kırk çıkarmak’ ya da ‘kırklamak’?
Türk Dil Kurumundaki açıklamaya göre ‘kırkı çıkmak’, doğumdan ve ölümden sonra kırk gün geçirmek, ‘kırklamak’ ise loğusa veya yeni doğmuş bebek için kırk günü doldurmak veya doğumdan kırk gün sonra bebeği törenle yıkamak anlamına geliyor.
Eskiden yeni doğan bebekler nazardan korunmak ve sağlık nedenleriyle kırk gün sonra dışarıya çıkarılırmış. Ölünün ardından tutulan yas ise kırk gün sonra okunan mevlüt ile son bulurmuş.
Kırk nasıl çıkarılır?
Kırklama adı verilen bu aktivite loğusa ve çocuğa ‘kırklar basmasın’ diye tüm akrabaların toplandığı bir seremoni şeklinde yapılır, kırk çakıl taşı alınıp kırklama suyu hazırlanır, bebekle anne bu suyla yıkanır, yıkandıkları suyun içine altın, gümüş, nazarlık atılır -bereketli olsun amaçlı-. Sonra da bebek alınıp uzak bir akrabaya götürülür –bebek uzun ömürlü olsun amaçlı-, akrabalar bebeğe yumurta verir –bebek sağlıklı olsun amaçlı-, annenin kafasına un sürer –bunun amacını bilemedim- vs. vs.
Şamanist inanca göre ise bebek artık kötü güçlerin elinden kurtulmuştur.
Kırklamayla ilgili çeşit çeşit inanış var; huysuz ve yaramaz çocukların ‘kırkına şeytan karıştığına’ inanılırmış. Henüz kırkı çıkmamış iki bebeği bir araya getirmezlermiş, aman ‘kırkları karışmasın’ diye –artık karışırsa ne olacaksa ya da karışması nedemekse-
Aslında kırkı çıkan ya da çıkarılan –herneyse- bebek değil, anne. Bahsi geçen kırk gün, ‘loğusalık’ adı altında annenin yeniden kendini toparlama ve eski bedensel ve ruhsal haline geri dönmesi için geçen süre. Bu nedenledir ki atalarımız ‘loğusanın mezarı kırk gün açık kalır’ demişler !
Bebeğin doğumunun kırkıncı günü, ‘kırklar basmasın’ diye, evden çıkarıp konu komşuya götürüyoruz.
Biri öldüğünde ardından kırkıncı gün mevlüt okutup yine konu komşuyu çağırıyoruz.
Peki ya evlenirken kırk gün kırk gece düğün yapıp konu komşuyu yedirip içirmek nedendir?
Bir hafta yediyse, bir ay otuz çekiyorsa ve yaş otuzbeş yolun yarısıysa eğer nedir bu kırkın alameti?
Deneyimli olmayan henüz pişmemiş biri neden kırk fırın ekmek yemeli?
Neden hep kırk dereden su getiriyoruz?
Kırk yıl düşünüp de aklımıza gelmeyen şey nedir?
Yemek sonrası neden ya kırk adım atılıyor ya da sırtüstü yatılıyor?
Neden bir acı kahvenin otuz değil de kırk yıl hatırı var?
Nasıl olup da yalancılar bir ayak üzerinde kırk yalan söylüyor?
Gerçekten de bir şeyi kırk kere söylesek gerçekleşir mi?
Neden kırk kere söylenince dilimizde tüy bitiyor?
Kırk küpün neden kırkının da kulpu kırık?
Kimdir bu kırk haramiler?
Suçlulara neden kırk katır mı kırk satır mı diye sorarlar?
Bir delinin kuyuya attığı taşı neden kırk akıllı çıkaramıyoruz?
Bize bir harf öğretenin bile kırk yıl kölesi olmuyor muyuz?
Neden bir şeyleri çok inceleyen kılı kırk yarıyor?
Kırkından sonra azanı gerçekten de teneşir mi paklıyor?
Kırk tarakta bezi olan ben, acaba çocuğumun kırkını çıkarmış mıydım?
Annem diyor ki, sorarlarmış ‘bebeğin kırkını çıkardınız mı’ diye. Evet tuttuk çıkardık : )
Türk Dil Kurumundaki açıklamaya göre ‘kırkı çıkmak’, doğumdan ve ölümden sonra kırk gün geçirmek, ‘kırklamak’ ise loğusa veya yeni doğmuş bebek için kırk günü doldurmak veya doğumdan kırk gün sonra bebeği törenle yıkamak anlamına geliyor.
Eskiden yeni doğan bebekler nazardan korunmak ve sağlık nedenleriyle kırk gün sonra dışarıya çıkarılırmış. Ölünün ardından tutulan yas ise kırk gün sonra okunan mevlüt ile son bulurmuş.
Kırk nasıl çıkarılır?
Kırklama adı verilen bu aktivite loğusa ve çocuğa ‘kırklar basmasın’ diye tüm akrabaların toplandığı bir seremoni şeklinde yapılır, kırk çakıl taşı alınıp kırklama suyu hazırlanır, bebekle anne bu suyla yıkanır, yıkandıkları suyun içine altın, gümüş, nazarlık atılır -bereketli olsun amaçlı-. Sonra da bebek alınıp uzak bir akrabaya götürülür –bebek uzun ömürlü olsun amaçlı-, akrabalar bebeğe yumurta verir –bebek sağlıklı olsun amaçlı-, annenin kafasına un sürer –bunun amacını bilemedim- vs. vs.
Şamanist inanca göre ise bebek artık kötü güçlerin elinden kurtulmuştur.
Kırklamayla ilgili çeşit çeşit inanış var; huysuz ve yaramaz çocukların ‘kırkına şeytan karıştığına’ inanılırmış. Henüz kırkı çıkmamış iki bebeği bir araya getirmezlermiş, aman ‘kırkları karışmasın’ diye –artık karışırsa ne olacaksa ya da karışması nedemekse-
Aslında kırkı çıkan ya da çıkarılan –herneyse- bebek değil, anne. Bahsi geçen kırk gün, ‘loğusalık’ adı altında annenin yeniden kendini toparlama ve eski bedensel ve ruhsal haline geri dönmesi için geçen süre. Bu nedenledir ki atalarımız ‘loğusanın mezarı kırk gün açık kalır’ demişler !
Bebeğin doğumunun kırkıncı günü, ‘kırklar basmasın’ diye, evden çıkarıp konu komşuya götürüyoruz.
Biri öldüğünde ardından kırkıncı gün mevlüt okutup yine konu komşuyu çağırıyoruz.
Peki ya evlenirken kırk gün kırk gece düğün yapıp konu komşuyu yedirip içirmek nedendir?
Bir hafta yediyse, bir ay otuz çekiyorsa ve yaş otuzbeş yolun yarısıysa eğer nedir bu kırkın alameti?
Deneyimli olmayan henüz pişmemiş biri neden kırk fırın ekmek yemeli?
Neden hep kırk dereden su getiriyoruz?
Kırk yıl düşünüp de aklımıza gelmeyen şey nedir?
Yemek sonrası neden ya kırk adım atılıyor ya da sırtüstü yatılıyor?
Neden bir acı kahvenin otuz değil de kırk yıl hatırı var?
Nasıl olup da yalancılar bir ayak üzerinde kırk yalan söylüyor?
Gerçekten de bir şeyi kırk kere söylesek gerçekleşir mi?
Neden kırk kere söylenince dilimizde tüy bitiyor?
Kırk küpün neden kırkının da kulpu kırık?
Kimdir bu kırk haramiler?
Suçlulara neden kırk katır mı kırk satır mı diye sorarlar?
Bir delinin kuyuya attığı taşı neden kırk akıllı çıkaramıyoruz?
Bize bir harf öğretenin bile kırk yıl kölesi olmuyor muyuz?
Neden bir şeyleri çok inceleyen kılı kırk yarıyor?
Kırkından sonra azanı gerçekten de teneşir mi paklıyor?
Kırk tarakta bezi olan ben, acaba çocuğumun kırkını çıkarmış mıydım?
Annem diyor ki, sorarlarmış ‘bebeğin kırkını çıkardınız mı’ diye. Evet tuttuk çıkardık : )
Yorumlar