Ayakkabılarınızı mı çıkarırsınız, galoş mu alırsınız?
Bir Türk olarak
geldiğim bu Batılı ülkede yaşamanın verdiği streslerden biri de eve tesisatçı,
emlakçı vs. gibi bulunduğunuz ülkenin bi takım ‘ayakkabı çıkarma alışkanlığı
olmayan’ zatları geleceği vakit ‘üff şimdi ayakkabılarla içeri dalmak
isteyecekler’ napıcam sıkıntısı. Bazıları bu Batılı yaşam tarzına ayak uyduruyor
takmıyor artık, ancak biz alışmışız, hala çıkarıyoruz. Hele evde bi de çocuk
olunca…
Kapıya gelenlere
ayakkabı çıkarttırarak hem oryantal görünmek istemez, hem de eviniz temiz
kalsın istersiniz. Aslında siz de artık ayakkabılarınızı giydikten sonra
içeride telefon filan unuttuğunuz vakit, annenizin temiz evinde yaptığınız gibi
dizlerinizin üstünde sürünerek girmiyor, kendi kendinize kaçamak, ayakkabılarla
parmak ucunda ya da topuk üstünde ‘hemen bi girip çıkıyorsunuzdur’. Ama elin
adamı kırk beş numaralı koca ayakkabılarıyla da lap lap girsin istemezsiniz. Dedim
ya, adam gelmeden stresi başlar.
Bu sabah
internetçi gelecekti. Sabahın yedisinde kapıyı çaldı ve ‘Hi Mate!’ diyerek bi
içeri dalmak istediyse de Çağrı bi durdurdu. Kendinin umurunda değil ama benim hassas olduğumu bildiği için 'ayakkabılarla girmiyoruz içeriye' dedi. Bu da ‘çıkaramam, bu benim işim’ diye
diretti. Peki o zaman galoş verelim deyip adamın burnuna mavi poşetleri dayadı.
Parantez arası
bilgi: Tabi ki Avustralya’da galoş maloş yok. Türkiye tatili sonrası her sene
içine bilumum erzak sıkıştırdığım o otuz kiloluk bavulla te oralardan getirmişim
yüz çift galoşu.
Adam ona da ‘hayır,
olmaz, bununla da kayar düşerim’ dedi. Pardon içeride napıcaksınız acaba?
Eğer ayakkabılarımı
çıkarırsam ve başıma bir şey gelirse şirketim bu şartlar altında beni
sigortalamaz, ‘this is health and safety’ (bu sağlık ve güvenlik) dedi. Sen
şantiyelerde iş tutan mühendise denk geldin aslanım. Çağrı hemen soruyu yapıştırdı:
Ayakkabın çelik burunlu güvenlik ayakkabısı mı peki? Adam, hayır deyince de, o
zaman bunun ‘safety’ olduğunu iddia edemezsin diyince, bizim ‘mate’ pabuçlarını
istemeyerek de olsa çıkardı. Sandalye üstüne çıkarmış da kayar düşermiş. Hayır,
hangi evde internet soketi tavanda?
Neticede Türküm
abi. Tüpü taktıktan sonra kaçak var mı diye çakmak çakan tüpçülerin diyarından geliyorum.
Hayır, bu kadar cahillik ötesi cengaverliği de savunuyor değilim ama olayı da
abartmamak lazım.
Adam evin
içindeki soketleri kontrol ede ede ilerlerken sıra Mavi’nin odasına geldi ve ‘işte
bundan bahsediyordum, ayağıma bir şey batabilir!!’ diye Mavi’nin ortalıkta
kalmış birkaç parça Lego parçasına söylendi. Parçaları ayağının ucuyla da
ittirmeden kendini alamadı.
Ooof of!
Bunun bir de
arada kendi evini kontrole gelen ve içeri girerken ayakkabılarını
çıkarttırıyoruz diye hayıflanan ev sahibi yorumu vardı. Onu da buradan
okuyunuz.
Oysa ki geçen
gelen su tesisatçısı gibi ‘hahaa umarım çorabım delik değildir, ayak
başparmağım büyük olduğu için genelde tüm çoraplarımı deliyor’ diye espri yapan
versiyonları da yok değil. Ama az.
Kardeşim, madem
içeride ayakkabıyla yaşamak isteyen bir toplumsunuz, ne diye bütün evleri
boydan boya halı kaplarsınız? Basın parkeyi geçin, biz de siz gittikten sonra bi Vileda atarız,
olur biter.
Yorumlar