Summer of Love
25 Ağustos
Gidilen "Summer of Love" adlı sergi -hatta meraklısına http://www.kunsthallewien.at/ adresinden ulaşılabilir- hayatımda gezip görebileceğim en tribal sergiydi diyebilirim. Sergi 68 kuşağının grafik tasarımlari -posterler, konser afişleri, fotoğraflar, Beatles, Rolling Stones, Velvet Underground, Janis Joplin, Dylan, komün evleri ve daha neler neler- video art, Warhol’un manyaklıkları, o zamanın plakları, konser kayıtları, bitmeyen bangır bangır Jefferson Airplane müziği (daha yeni bit pazarından plağını da almışım) ve muazzam ışık gösterileriyle dolu dolu bitmeyen bir sergi.
Sekiz on tane değişik degişik odalara giriyorsun ve dört bir yanında dev ekranlarda ışık gösterileri yapılıyor. Kendini renklere şekillere kaptırıp gidiyorsun zaten... başka bir odada disco simülasyonu basmışlar deli gibi müzik ışıklar yanıp yanıp sönüyor yerler tribal grafiklerle dolu, insan haliyle kendi kendine dansetmeye ve ışığın etkisiyle uçmaya başlıyor. Düğmesine basınca fırıl fırıl dönen tablolar, o zamanın mottoları, uyuşturucular, seks sloganları, Woodstuck’tan görüntüler, Archigram felsefesi, deli yüzen gezen şehirleri, planlari, eski dost Christo 69’da da bir kamera paketlemiş... kısacası insanı tripten tribe sokan bir derleme.
Işık odalarında kendimden geçene kadar oturdum. Aynalarla kurulmuş yanar dönerli sonsuzluk efekti veren ortamlar, içine girilip hoplanip zıplanabilen, oturulup yatılabilen kıvrımlı rengarenk amorf formlardan oluşturulmuş bulmacamsı mekanlar...
Buraya otlu kafayla gelinse kesin göğe ererdim Sergide LSD hizmeti de sunsalar hiç fena olmazdı.
Sergi yalan tabii.. 68’i sonuna kadar yasamak gerekiyomuş, dibine kadar LSDsiyle, müziğiyle, seksiyle... Zavallı 80 çocukları olarak kaldık...
Sevgi saygı bol bol sex drugs and rock n roll diyorum....
Gidilen "Summer of Love" adlı sergi -hatta meraklısına http://www.kunsthallewien.at/ adresinden ulaşılabilir- hayatımda gezip görebileceğim en tribal sergiydi diyebilirim. Sergi 68 kuşağının grafik tasarımlari -posterler, konser afişleri, fotoğraflar, Beatles, Rolling Stones, Velvet Underground, Janis Joplin, Dylan, komün evleri ve daha neler neler- video art, Warhol’un manyaklıkları, o zamanın plakları, konser kayıtları, bitmeyen bangır bangır Jefferson Airplane müziği (daha yeni bit pazarından plağını da almışım) ve muazzam ışık gösterileriyle dolu dolu bitmeyen bir sergi.
Sekiz on tane değişik degişik odalara giriyorsun ve dört bir yanında dev ekranlarda ışık gösterileri yapılıyor. Kendini renklere şekillere kaptırıp gidiyorsun zaten... başka bir odada disco simülasyonu basmışlar deli gibi müzik ışıklar yanıp yanıp sönüyor yerler tribal grafiklerle dolu, insan haliyle kendi kendine dansetmeye ve ışığın etkisiyle uçmaya başlıyor. Düğmesine basınca fırıl fırıl dönen tablolar, o zamanın mottoları, uyuşturucular, seks sloganları, Woodstuck’tan görüntüler, Archigram felsefesi, deli yüzen gezen şehirleri, planlari, eski dost Christo 69’da da bir kamera paketlemiş... kısacası insanı tripten tribe sokan bir derleme.
Işık odalarında kendimden geçene kadar oturdum. Aynalarla kurulmuş yanar dönerli sonsuzluk efekti veren ortamlar, içine girilip hoplanip zıplanabilen, oturulup yatılabilen kıvrımlı rengarenk amorf formlardan oluşturulmuş bulmacamsı mekanlar...
Buraya otlu kafayla gelinse kesin göğe ererdim Sergide LSD hizmeti de sunsalar hiç fena olmazdı.
Sergi yalan tabii.. 68’i sonuna kadar yasamak gerekiyomuş, dibine kadar LSDsiyle, müziğiyle, seksiyle... Zavallı 80 çocukları olarak kaldık...
Sevgi saygı bol bol sex drugs and rock n roll diyorum....
Yorumlar