SYDNEY YENİ YIL HAVAİ FİŞEK GÖSTERİSİNİN BİLİNMEYEN GERÇEKLERİ
Her sene Türkiye’de
televizyondan bi izlenir aaa Avustralya yeni yıla girdi bile diye, Sydney’deki havai
fişek gösterisinden bi kesit de geçer TVde. Böyle çok hoş görünür, siz de
içinizden geçirirsiniz ayyy bi yıl başı biz de gidelim yaa dersiniz, orda
girelim yeni yıla –yalan yok, ben çok istemiştim-. Bu sene bu şansa sahip
oldum!
Gösteri güzel
olmasına güzel, hatta muhteşem, ‘vay anasını’ dedirtiyor, hakkını vermek lazım,
ama o iş öyle televizyondan göründüğü gibi romantik değil ne yazık ki!
Bi kere bu
gösteriyi izlemek için mekanların –Sydney Harbour Bridge’i gören liman
kenarındaki parklar bahçeler- çoğu sabahın köründe halka açılıyor. Şöyle diyim,
Sydney Opera House’ın ordan izleyecekseniz eğer, sabah 8’de orda olmalısınız,
zira 9’da kapasite doluyor! Gösteriyi 1.5 milyon kişinin izlediği düşünülüyor.
Tamam New York’lu
manyaklar gibi soğukta ayaklarınızın ucunu hissedemeyecek kadar Times Square
ayazında aptal bi topun düşüşünü beklemekten daha mantıklı eyvallah, ama burada
da güneş var arkadaş, yakıyor. Güneşin altında saatlerce bekle bekle…
Biz ne şehrin
göbeği ne de tee uzaklarda, ama köprüyü yakın mesafeden kabak gibi gören bir
yer (Blues Point) seçtik. Zaten devletin hazırladığı bi web sitesi var. Gösteri
nerelerden izlenebilir, nasıl bir yer, alkole izin var mı yok mu, kaç kişi
kapasite var, mekan kaçta açılıyor, geçen sene kapasite kaçta dolmuş, ona göre
planınızı yapıyorsunuz, tabi bir de dönüşü düşünmek var. Zira biz 6 km
uzaklıktaki evimize 2 saatte ulaştık.
Neyse, biz öğlen
1 gibi ordaydık, piknik örtümüz, açılır kapanır sandalyelerimiz, şişe şişe
suyumuz, abur cuburumuz, battaniyemiz, güneş şemsiyemiz, şapkalarımız…
Ve mekan biz
vardığımızda zaten tıklım tepişti. Kendimize bildiğiniz milletin çadırlarının
arasında itiş kakış bi yer bulduk, hem de en ön saflarda. Sonra ortam giderek kalabalıklaştı,
kalabalıklaştı, kalabalıklaştı…
Yer, gök,
merdivenler, ağaç altları, hatta üstleri, trabzan kenarları, pis tuvalet yolu
bile her santimetrekare doldu. Tuvalete filan gitmek istesen milletin
kafalardan destek almak usulüyle piknik örtülerinin üzerinde sekerek gidip
gelmen gerekiyor. Oooow, bi de o tuvalet kuyruğu, insanlar bir saat beklemiş
ertesi gün haberlerde çıktı, Allahtan –medeniyete can kurban- çocuklular için
ayrı tuvalet yapmışlar da hiç sırada beklemeden giriyorsun, Mavi’nin çişi
gelmemiş bile olsa hadi hadi yavrum gelmiştir diyerek onu da yanıma katarak gittim,
yoksa tuvalet sırasında harcayacaktım ömrümü.
Bugüne kadar
Sydney halkıyla hiç bu kadar içli dışlı olmamıştık :) Gerçi çevremizde de bi
tane İngilizce konuşan yoktu, o da ayrı, son on saniye geri sayımını Çince
yaptık artık siz anlayın durumu, Uzak Doğulular, Hintliler, Avrupa gençliği ve
biz.
Saat 9’da erken
gösteri yapıldı, çocuklar için, sonra süslü püslü ışıklı tekneler geçit yaptı
onları izledik ve 9buçuk gibi felan uyku bastırdı bizi, yattık uyuduk, 12’yi
bekliyoruz, derken, bi anda 11 buçuk gibi, arkamdan birileri, önümüzdeki Mavi’nin
sandalyesinin durduğu ve çocuğun ayağa kalkıp gösteriyi izleyeceği avuç kadar yere
geçmeye çalıştı, bi dakka ya hop noluyo falan demeye kalmadan arkadan insanlar
ittirip kaktırmaya başladı, ben fırladım ayağa hemen, öne geçtim, yerimizi
tuttum, Ç. panik, Mavi yerde piknik örtümüzün üzerinde hala huzurla uyuyor, arkada
sabırsız bir güruh var, Ç. elleriyle alan savunması yapıyor millet gelmesin
diye, dedim kaldır çocuğu bu iş olacak gibi değil, ezecekler bizi, topla örtüyü
sandalyeyi, yoksa tepemize binecekler!
Gösteri dediğim
gibi muhteşemdi, renkler, koreografi, her şeyiyle mükemmel, bi süre böyle
köprüden altın renkli parçacıklar aktı, sonra ‘same sex marriage’in kabul
edilmesine gönderme gök kuşağı renklerinde fişekler patladı, gösterinin bi
yirmi saniyesini de Hugh Jackman tasarlamış, ama hangi yirmi saniye pek
anlamadım.
Ne oldu da bi
anda tüm topluluk gaza gelip ön saflara saldırdı anlamadım ama son yarım saati
ayakta bekleyerek geçirdik. Herkesin elinde bi gopro, diğer elinde bi tripod,
sanki gazeteci hepsi, yasaklayacaksın arkadaş fotoğraf video çekmeyi, izliyosan
izle adabınla! Bu arada benim de boynumda Nikon asılı ha, nasıl da iki
yüzlüyüm. Gerçi doğru düzgün fotoğraf filan çekemedim, anın büyüsüne kapılıp
gittim…
Kısacası öyle
kolay değil yani Sydney’de yeni yıl gösterisini yakından izlemek, ne çileler
çekiyoruz biz burda :)
Herkese Sydney
havai fişek gösterisi kadar renkli, dinamik ve rüya gibi bir yıl dileklerimle…
Yorumlar