NEDEN AVUSTRALYA’YA GİTMELİYİM?
Buralara gelmekte
tereddüt edenler varsa eğer diye yazıyorum.
Zaten yıllardır
Asya-Avrupa arasına konuşlanmış coğrafi olarak muhteşem bir konuma sahip ülkede
yaşıyorsunuz. Neden yeni bir ülke görmeyesiniz? Ayrıca Avustralya dediğiniz yer
bir ülkeden ziyade bir kıta arkadaşlar! Çok daha fazlasını vadediyor size.
Kavurucu çölden, buz gibi serin sulara, eşsiz dalgalardan, göllere, uçsuz
bucaksız ormanlara…
Sırf macera için
bile gelinir:)
Dünya binlerce,
on binlerce tür canlıyla dolu. Bunlardan bir kısmını, şimdiye kadar sadece
buraya has kartpostallardan gördüğünüz kanguru, koala, possum, ya da çizgi film
kahramanı Tazmanya canavarını canlı canlı yerinde görmek istemez misiniz?
Türkiye’nin üç
tarafı denizlerle çevrili, çok güzel memleket şimdi yalan yok! Buranın da dört
tarafı okyanusla çevrili. Akdeniz’in mavi dingin suları varsa, Avustralya’nın
da vahşi dalgaları, paha biçilmez su altı zenginliği ve birbirinden güzel
plajları var. Sörf tahtasının üzerinde duramıyor bile olsanız, ‘body board’
denen bir şey var, göbek üstü sörf yapıp dalgalarla boğuşmaya bile gelinir:)
Ülke fazlasıyla
yağmur alıyor, yaşayan insan sayısı az, alan çok, e haliyle yeşilin her tonu mevcut,
insanın gözü yeşile doyuyor. Öyle şehir dışına çıkmaya falan da gerek yok,
kentin göbeğinde yüz yıllık heybetli ağaçların gölgesinde dinlenebilir, sayısız
parkta bahçede çocuklar gibi şen takılabilirsiniz. Bayırlar, çayırlar,
çiftlikler, ormanlar, botanik bahçeleri, her mevsim ayrı bir renkle şehrin siluetini
boyayan ağaçlar ve çiçekler için bile gelmeye değer:)
Yıllardır her yaz
hep yazlığa gidiyor, ya da tatiliniz azsa bir otelde ‘eller havaya’
animasyonuna maruz kalıyorsunuz. Bi sefer de atlayıp bi karavana koca bir
ülkeyi baştan sona gezmeye ne dersiniz? Hem burada dakka başı her yer karavan
park, yani nereye gitseniz o koca karavanı koyup konaklayabileceğiniz, havuzu
duşu tuvaleti olan tatil mekanları mevcut. Uğraşamam karavanla mı diyorsunuz, e
bu işin çadırı da var. Biraz olsun çadır hayatını seviyorsanız, buranın çadır
kampları bildiğinizden çok konforlu. Ülkenin her karışı ağaçlar altında yürüyüş
patikaları.
Ha kültür tatili
mi seviyorsunuz, o da olur. Eyvallah, bi Türkiye kadar medeniyetler kavimler geçmemiş
buradan. Gerçi en eski insanlar burada yaşamış Aborjinler, ama adamlar çivi
çakmamış, öyle bir yaşam geliştirmişler ki kendilerine doğayla uyumlu, iz
bırakmamışlar.
Ama İngilizler de
gelip kıtayı istila ettikten sonra, yıkıp yıkıp yeniden yapmamış, hala her köşe
başında yüz elli yıllık binaları görmeniz mümkün, çünkü eskiyi koruyorlar.
Müzeler deseniz çeşit çeşit. Amaaan te oraya gelip müze mi gezicem derseniz,
sizi birkaç müzikale, operaya, konsere alalım. Ya da en azından bir parkta piknik
örtünüzü serip de belediyenin düzenlediği sinema gecesine katılırsınız.
Diyeceksiniz ki,
e güzelmiş ya, uçak biletini gönder de gelelim! Ehh o da işin sıkıntısı. Bu
sene de son model iphone’u almayıverin, sigarayı bırakın, evin koltuklarını
perdelerini yenilemeyin, ne bileyim ben. Hepsi aynı anda olmuyor ne yazık ki!
Hayatı
ertelemeyin. Hadi hadi gelin J
Yorumlar