Yurt dışında bir Türk’ün Türk olduğunu nereden anlarsınız?
Bi kere çoğu
tipinden kendini belli eder, kendine has bi tipolojisi var Türklerin.
Çocukların hali tavrından, erkeklerin göbeğinden, gözlüğünden, hafif kabağı
çıkmaya başlamış kafalarından, kadınların vücut ve yüz hatlarından. En kolay
Türkçe aksanlı İngilizceden kesin anlaşılır zaten.
Hiç konuşmuyorsa
ve kendini de belli etmiyorsa, işte en zoru o. Onları da anlamanın bir yolu var
elbet. Bulunduğunuz mekanda yüksek sesle Türkçe konuşun, ve hemen çevrenize
bakın. Türkçeyi duydukları an omuz üzerinden dönüp bakan o kafadan ve o iki
saniye içinde sizi baştan aşağı süzen bakıştan anlarsınız. Biraz cinsiyetçi bir
yorum olacak bu ama, kadınlarda olur bu, erkekte değil. Erkek hemen lafa girer,
rahatsız olur çünkü, bi aile muhabbetinin içine düşmüştür, ‘merhaba’ der bişey
der, Türkçe konuşur, belli eder kendini. Ama kadın öyle mi ya? O bakışını atar
ve sonra sizi sessizce takibe alır, kendisi hiç konuşmaz. Zaten radarlarınız
iyi çalışıyorsa –ki kadınların radarı iyidir bu gibi durumlarda- hemen durumu
fark eder, usuldan kocanıza yanaşır, sessiz konuş çok bağırma, küfür müfür etme
ha, Türkler var etrafta diye uyarırsınız.
Yurt dışında
yaşamanın güzelliklerinden –ve bazen de zorluklarından- biri de bu uluorta
kendi dilinizi konuşmaktır. Sokakta, trende, markette kendi evinizdeki gibi
rahat, nasılsa kimse anlamıyor diye dan dun konuşur, ve bu duruma da
alışırsınız. Ta ki bir gün, süpermarkette diğer koridorda olan eşinize rafların
arasından yüksek sesle ‘Gel gel, baharatlar bu taraftaymış, orda boşuna arama,
yine yerini değiştirmiş dangalaklar!’ temalı bir konuşmayı yaparken çevreden
aldığınız o bakışa kadar. Yerliler hiçbir zaman bakmaz, umurunda bile olmaz,
sen istersen kendi dilinde türkü tuttur, ‘sorry’ der geçer gider yanından. Ama
Türk insanı öyle mi ya? O bakış yok mu o bakış, hemen anlarsınız :)
Yorumlar