Doğum günü hediyem bir ‘deneyim’ olsun!!!
Çağrı’ya bir ay önceden verdim ayarı. Dedim aklında olsun, son dakkaya bırakma, hazırla hediyemi. Malum doğum günüm geliyor.
Ne istersin dedi. Dedim ki elle tutulur bir şey olmasın, bi eşya olmasın yani, bi deneyim olsun. Hadi bakalım!
Aradan haftalar geçti, ayarlamış bir şey, halinden belli, pek mutlu, off çok acayip bir şey olucak doğum gününde demeye başladı. Hazırlıklı ol, çok heyecanlı, uçacaksın bilmem ne deyip duruyor. Allah dedim helikopter turu mu ayarladı acaba, onu çok istiyorum. Yok söylemiyor da ne olduğunu, bıyık altından gülüp duruyor. Yaa dedim ben tırsmaya başladım, fazla adrenalin kaldıramam bak ona göre, düşer bayılırım, öyle bungee jumping falan gibi fantezilere girmedin umarım. Yok dedi, çok eğleneceksin. Peki dedim, hep beraber mi gidicez ailecek, yoksa sırf ben mi? Yok bi tek sen yapıcan dedi. Of dedim, demek ki çocuğa göre bişey değil. Dedim sakın beni kendi başıma şu karanlık odalara kitliyorlar ya hani, ipuçlarını bulup çıkmaya çalışıyorsun, doomgünümde böyle şeyler yaptırma bana. Yok ondan da değil dedi. Ertesi gün doğum günüm, ama içimde böyle bi isteksizlik, sanki dişçiye randevuya gidicem ha, geri geri gidiyor ayaklarım. Neyse dedi bi ipucu vereyim, zaten bunu söylemek zorundayım, ıslanacaksın, içine mayo giy! Eyvah dedim, kafesin içinde köpek balıklarıyla daldıracak bu beni, yandım ben diyorum içimden. Yok dedi, su altı değil. Bi rahatladım, itiraf edeyim. Kafamdan türlü türlü şeyler geçiyor, diyorum serbest düşüş olmasın da, bi de kurda kuşa yem olmayayım yeter. Mutfak robotu mu al deseydim acaba? Nerden çıkardım bu deneyim işini?
Neyse, sonunda gün geldi ve macera anlaşıldı: Thunderboat’la Sydney Harbour’da turlamacaymış! Valla ne yalan diyim, kocam beni iyi tanıyomuş. Acayip eğlendim. Neticede bi sürat motoru, binmediğimiz şey değil, ama tabi düz gitmiyor bu, abuk sabuk hareketler, spin atmalar, fırıl fırıl 360 derece dönmeler falan… Bottan fırlamıyım diye kollarım tutuldu, donuma kadar ıslandım ve deniz suyunu bildiğiniz yuttum o derece.
Herkese tavsiye ederim, pek keyifliydi:)
Ne istersin dedi. Dedim ki elle tutulur bir şey olmasın, bi eşya olmasın yani, bi deneyim olsun. Hadi bakalım!
Aradan haftalar geçti, ayarlamış bir şey, halinden belli, pek mutlu, off çok acayip bir şey olucak doğum gününde demeye başladı. Hazırlıklı ol, çok heyecanlı, uçacaksın bilmem ne deyip duruyor. Allah dedim helikopter turu mu ayarladı acaba, onu çok istiyorum. Yok söylemiyor da ne olduğunu, bıyık altından gülüp duruyor. Yaa dedim ben tırsmaya başladım, fazla adrenalin kaldıramam bak ona göre, düşer bayılırım, öyle bungee jumping falan gibi fantezilere girmedin umarım. Yok dedi, çok eğleneceksin. Peki dedim, hep beraber mi gidicez ailecek, yoksa sırf ben mi? Yok bi tek sen yapıcan dedi. Of dedim, demek ki çocuğa göre bişey değil. Dedim sakın beni kendi başıma şu karanlık odalara kitliyorlar ya hani, ipuçlarını bulup çıkmaya çalışıyorsun, doomgünümde böyle şeyler yaptırma bana. Yok ondan da değil dedi. Ertesi gün doğum günüm, ama içimde böyle bi isteksizlik, sanki dişçiye randevuya gidicem ha, geri geri gidiyor ayaklarım. Neyse dedi bi ipucu vereyim, zaten bunu söylemek zorundayım, ıslanacaksın, içine mayo giy! Eyvah dedim, kafesin içinde köpek balıklarıyla daldıracak bu beni, yandım ben diyorum içimden. Yok dedi, su altı değil. Bi rahatladım, itiraf edeyim. Kafamdan türlü türlü şeyler geçiyor, diyorum serbest düşüş olmasın da, bi de kurda kuşa yem olmayayım yeter. Mutfak robotu mu al deseydim acaba? Nerden çıkardım bu deneyim işini?
Neyse, sonunda gün geldi ve macera anlaşıldı: Thunderboat’la Sydney Harbour’da turlamacaymış! Valla ne yalan diyim, kocam beni iyi tanıyomuş. Acayip eğlendim. Neticede bi sürat motoru, binmediğimiz şey değil, ama tabi düz gitmiyor bu, abuk sabuk hareketler, spin atmalar, fırıl fırıl 360 derece dönmeler falan… Bottan fırlamıyım diye kollarım tutuldu, donuma kadar ıslandım ve deniz suyunu bildiğiniz yuttum o derece.
Herkese tavsiye ederim, pek keyifliydi:)
Yorumlar