Kimliği umumi tuvalete düşürmek

Bu tarz başlıklı yazıları hep ekşi sözlükten okurdum, kendimin de bir gün bu konu hakkında yazacağını hiç düşünmezdim. Ama her insanın başına gelebiliyormuş…

Sabahın köründeki dersime girmeden önce bi tuvalete gitmek için odaya eşyaları bıraktım. Sabah odaya ilk ben gelmişim belli, ışıklar yanmıyordu –bu ayrıntıyı neden verdiğimi ileride anlayacaksınız-. Kahvaltımı okula gelirken trende yaptığım için öğrencilerimin karşısına dişlerimin arasındaki maydanozla çıkmayayım, bi dişimi fırçalayıp rujumu süreyim diye tuvalete gittim. E çay içince bağırsaklar da çalışıyor bilirsiniz, bi de gelmişken tuvalete gireyim dedim. Elimde poşetin içinde diş fırçam ve uçaktan aldığım ufak macunum bir de odanın kapısını açtığım okul kimliği. Nasıl olduğunu anlamadan -böyle şeyler hep saniyeler içinde olur ve zaten hiç anlayamazsınız- daha pantolonu filan indirmeden bir anda kimlik alafranga tuvaletin içine düştü. Bi süre tuvalet ve ben karşılıklı bakıştık.

Çantam, telefonum her şeyim odada, 10 dakika sonra derse gireceğim ve öğrencilerin sunumu var, öğrenci listesi, not çizelgesi bi ton belge klasörde ve hepsi de içeride. Yani o odaya geri girmem lazım. Tüm kapılar da şu an tuvaletin içinde yüzen o kartla açılıyor. Hatırlarsanız, odanın kapısını yumruklasam da içeriden gelip açacak kimse yok. Telefonum içeride kaldığı için güvenliği de arayamıyorum. Bu okullarda da öyle ortalıkta dolaşan bekçi, görevli, temizlikçi gibi insanlar çalışmıyor. Haliyle yapılacak iş belli…

Tuvaletten çıktım, poşet arıyorum, köşedeki çöp bidonu gözüme ilişti, öyle küçüklerden değil ha, o kocaman çöp arabasına dökülenlerden, içinde de en büyük battal boy çöp poşeti var, beni bile içine alır, allahtan yeni değiştirilmiş, içinde çöp yok, tuttuğum gibi çıkardım, doğru tuvalete. Elimi poşete dolayıp tuvalete daldırmak suretiyle kimliği kurtardım. Lanet tuvaletteki sıvı sabun bitmiş. Kimliğe elimi değidirmeden bi tomar tuvalet kağıdına sardım.

Poşeti çöpe tıkıştırmaya çalıştım olmadı. Burada tuvaletlere küçük çöp koymuyorlar, sadece pedleri filan atmak için kapağı kenarından açılan o hijyenik tiplerden var, o nedenle poşetin büyük bir kısmı dışarıda kaldı, uğraşamadım. Tuvalet kağıtlarına sardığım kimlikle yukarı mutfağa çıktım, orası da kimlikle açılıyor. Mutfaklarımızda şöyle bir güzellik var, bir çeşmeden normal su akıyor, diğer bir çeşmeden de çay kahve yapmak için kaynar su akıyor, kettle yerine. Attım kimliği lavaboya, açtım üzerine kaynar suyu, kenardaki fırçayla da tersini düzüne çevirdim, oraya da bastım kaynar suyu. Bu arada da diğer lavaboda dokuz kere ellerimi yıkadım.

Mutfağa çay almaya gittiğimde görürdüm, oradaki lavabo fırçasıyla millet hep bulaşıklarını yıkardı. Derdim hep manyak mısınız ya lavabonun temizlendiği fırçayla bulaşık mı yıkanır diye. Bir kaç gün önce de Türkçe dersi verdiğim kızla konuşuyordum, sudan sabundan saçma sapan şeylerden bahsediyoruz pratik olsun diye. Ben ona hafta sonu IKEA'ya gittiğimi anlattım, ne aldın diye sordu. İşte kutu aldım, saksı aldım, lavabo fırçası aldım falan diye sayıyorum. Tuvalet fırçası mı dedi, yok dedim tuvalet değil, lavabo fırçası. O da sordu, aa onun için de ayrı bir fırça mı var dedi. Yuh dedim, lavaboyu nasıl temizliyorsun sen? Bilemedim ki, IKEA’da satılan hani şu altı vantuzlu fırçalarla siz lavaboyu mu temizliyorsunuz, bulaşıkları mı?

Tabi bu arada kaynar suya maruz kalan kimliğim form değiştirdi ve aynı bir Pringles oldu: Hiperbolik paraboloid. Yolda yediğim sandviçin zipli poşetini de yanıma almıştım, kimliği onun içine koydum. Telefonun yanında iki saniye beklese sistemi bozulup kapıları açmayan o kart, o kadar kaynar suya rağmen hala çalıştı ya ona da hayret ettim.

Neyse derse girdim, öğrenciler sunumu bitirdi. Bu arada fark ettim ki diş fırçam ve macunum tuvalet-mutfak-oda üçgeninde kaybolmuş. İçim rahat etmedi. Dersten sonra yeniden mutfağa gidip fırçayı çöpe attım. Kimse görmedi.

Eve geldim, banyo lavabosuna sirkeyi doldurup kimliği de içine attım, biraz da öyle beklettim, sonra da kuruyunca streç filme sardım. Ben temizlendiğine tatmin olsam da Ç.a anlatınca biraz tiksindi. 

Zaten cüzdana girmiyor, bari değiştireyim diyorum.