Her şeye PLEASE deme hastalığı
Sabah Mavi’yi, bugün işe erken gitmem gerektiği için, ‘before school care’e bıraktım. Orada da kahvaltı verildiği için evde yapmadık. Meğer geç kalmışız, kahvaltıyı toplamışlar. Neyse, suratsız öğretmen ‘kahvaltı saati bitti bık bık bık’ diye hısladıktan sonra zor bela yerinden kalktı ve tamam ben bir şeyler çıkarayım ona dedi. Mavi’ye sordu. Öğretmen: What would you like to eat? Mavi: Cornflakes. Öğretmen: Cornflakes, please!!! Aggghh!! Düzeltmeseniz ölürsünüz! Çok önemli! İlla her boka ‘please’ dicez, ‘thank you’ dicez. Yoksa hödüğüz biz aslında! İlk geldiğimiz zaman da bi süpermarket maceram olmuştu, şöyle yazmıştım: ‘’ Avusralya’ya geldik geleli, kafanı kaldırıyorsun ‘thank you’ indiriyorsun ‘thank you’. Trendeki görevli herkesin tek tek biletini kontrol ediyor, her birimize thank you thank you, adamın dili uyuşur be. Ben de kaba bir insan değilimdir, teşekkür etmesini bilirim, geçen gün süpermarkete giriyorduk, kocaman bir kapı var, bıraksan ark