Kayıtlar

Ağustos, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Her şeye PLEASE deme hastalığı

Sabah Mavi’yi, bugün işe erken gitmem gerektiği için, ‘before school care’e bıraktım. Orada da kahvaltı verildiği için evde yapmadık. Meğer geç kalmışız, kahvaltıyı toplamışlar. Neyse, suratsız öğretmen ‘kahvaltı saati bitti bık bık bık’ diye hısladıktan sonra zor bela yerinden kalktı ve tamam ben bir şeyler çıkarayım ona dedi. Mavi’ye sordu. Öğretmen: What would you like to eat? Mavi: Cornflakes. Öğretmen: Cornflakes, please!!! Aggghh!! Düzeltmeseniz ölürsünüz!  Çok önemli! İlla her boka ‘please’ dicez, ‘thank you’ dicez. Yoksa hödüğüz biz aslında! İlk geldiğimiz zaman da bi süpermarket maceram olmuştu, şöyle yazmıştım: ‘’ Avusralya’ya geldik geleli, kafanı kaldırıyorsun ‘thank you’ indiriyorsun ‘thank you’. Trendeki görevli herkesin tek tek biletini kontrol ediyor, her birimize thank you thank you, adamın dili uyuşur be. Ben de kaba bir insan değilimdir, teşekkür etmesini bilirim, geçen gün süpermarkete giriyorduk, kocaman bir kapı var, bıraksan ark

Avustralya İlkokul aktiviteleri devam...

Mavi’nin okulda bu hafta epey bi aktivite vardı. Çarşamba günü ‘40 Hour Famine’ vesilesiyle herkes okula ‘gold coin’ donation yaptı. Toplanan para ihtiyacı olan bir ülkeye gönderiliyor. Bu ‘famine’ yani kıtlık etkinlikleri her ülkede farklı bir şekilde yapılıyormuş. Amerika ve Kanada’da 30 saat, İngiltere’de 24 saat, Avustralya ve Yeni Zelanda taraflarında ise 40 saat süresince. Amaç ise dünyadaki açlık için hem farkındalık yaratmak hem de para toplamak için gönüllü oruç tutm ak. Bu sadece yemek yememek değil, senin için ne önemliyse ondan vazgeçmeni istiyorlar, teknoloji, mobilya ya da konuşmak… Diğer ülkelerdeki pratiğini bilemiyorum ama burada amaç genç kuşaklara üçüncü dünya ülkelerinde yemek ya da su bulamayan, evsiz yaşayan insanlarla empati kurmayı öğretmek. Misal Maviler okulda bir gün boyunca bilgisayar ve elektrik kullanmamış, başka sınıflar mobilya kullanmamış, yere oturmuşlar. Farklı farklı yollarla kıtlığın ne olduğunu az buçuk öğretmeye çalışıyorlar. http://www.40hourf

Kimliği umumi tuvalete düşürmek

Resim
Bu tarz başlıklı yazıları hep ekşi sözlükten okurdum, kendimin de bir gün bu konu hakkında yazacağını hiç düşünmezdim. Ama her insanın başına gelebiliyormuş… Sabahın köründeki dersime girmeden önce bi tuvalete gitmek için odaya eşyaları bıraktım. Sabah odaya ilk ben gelmişim belli, ışıklar yanmıyordu –bu ayrıntıyı neden verdiğimi ileride anlayacaksınız-. Kahvaltımı okula gelirken trende yaptığım için öğrencilerimin karşısına dişlerimin arasındaki maydanozla çıkmayayım, bi dişimi fırçalayıp rujumu süreyim diye tuvalete gittim. E çay içince bağırsaklar da çalışıyor bilirsiniz, bi de gelmişken tuvalete gireyim dedim. Elimde poşetin içinde diş fırçam ve uçaktan aldığım ufak macunum bir de odanın kapısını açtığım okul kimliği. Nasıl olduğunu anlamadan -böyle şeyler hep saniyeler içinde olur ve zaten hiç anlayamazsınız- daha pantolonu filan indirmeden bir anda kimlik alafranga tuvaletin içine düştü. Bi süre tuvalet ve ben karşılıklı bakıştık. Çantam, telefonum her şeyim odada, 10 daki

İmacıneyşın / Secret

Resim
Geçenlerde ‘Secret’i okudum, evet farkındayım biraz geç oldu ama anca vakit buldum. Bi kısmı mantıklı bi kısmı enteresan geldi. Baktım hatun bi de çocuklar için kitap yazmış: The Power of Henry’s Imagination.  Dedim alayım Mavi’ye de çocuk, çocuk yaşta çekim yasasını filan öğrensin, iyi düşünsün iyi olsun. Neyse kütüphaneden ısmarladım geldi bi haftaya, kitabı gören Mavi, aaa Henry bu dedi. Ben tabi dumur oldum, sen nerden biliyosun lan Henry’yi dedim. Onun imacıneyşını var dedi, imacın ediyo, sonra oluyo dedi. Hey yarabbim dedim, nerden duydun? Haa dedi, Art dersinde öğretmenimiz okudu, sonra biz de imacıneyşın yaptık, ben de speysşip çizdim dedi. Boynuz kulağı geçti beyler bayanlar… İmecıneyşınını yediğiminin Mavisi

Çocuk aklı

Hepimiz gece yatağa yatınca aklımıza bilimum şeyler takılır, işle ilgili, günlük hayatla ilgili vs… Yaş 5 olunca durum farklı: Mavi uyuyamamış, beni çağırdı. M: Anne astronotlar uzaya çıkınca geri dönebiliyo mu? Y: Dönüyo Mavicim. M: Peki nasıl çıkıyorlar uzaya? Y: Uzay gemisiyle. M: Uzay gemisi nerde var? Y: Amerikada vardır. M: Aaa Amerika mıı, (üzülüyor biraz) oraya çocuklar gidemiyor değil mi, orda yengeçler vardı. ??? (Artık nerden çıktı bu bilmiyorum) Aradan 15 dk geçiyor yine beni çağırıyor. M: Anne evin altında gerçekten de canavar var mı? (Evimizde ducted heating var alttan sıcak hava üfürüyor). Y: Yok Mavicim. M: Ben iki tane aynı resim olduğu zaman ne yapacağımı bilmiyorum. Y: Ne iki resmi Mavi? M: Bulmacada. Y: Aradaki farkları bulacaksın oğlum. Bu nasıl bir uyku öncesi zihnidir??