Okulun Son Haftası
Mavi’lerin
ilk dönemi bitti –burada okullar 4 dönem-. Ama ne son haftaydı!
Pazartesi
zaten ‘Harmony Day’ idi; çeşitlilik ile uyum içinde yaşama günü, tüm
Avustralyalılar için kültürel farklılıkları kabullenme ve ortaklıkları paylaşma
günü, ana mesajı da ‘everyone belongs’.
'Our diversity is out strength' diyor
adamlar... Bi Türkiyeme bak bi buraya…
Neyse, bu
Harmony day vesilesiyle artık ne yaptılar okulda bilmiyorum, M. anlatmadı.
Akşam eve
bir kağıt geldi, diyor ki, yarın ‘Pyjama Day’. Hoppalaaa dedim.
Ancak,
okula pijama ile gelmek istiyorsan ‘gold coin donation’ yapman gerekiyor, yani
1 ya da 2 dolar bağışta bulunacaksın. Bu olaya ‘Good Friday Appeal’ deniyor;
her sene Easter –yani paskalya- Cumasında bağış toplanıyor ve toplanan tüm bağışlar
Melbourne’deki çocuk hastanesine gidiyor. Ta 1930lardan beri her sene yapılan
bir aktivite bu. Olayın büyüklüğünü anlatmak için geçen sene yaklaşık 17 milyon
dolar toplandığını söyleyebilirim.
Tevekkeli,
2 senedir sokaklarda gördüğüm okula peluş penguen, panda, ayı kostümüyle giden
çocuklar meğer hem eğlenip hem de bağış topluyormuş. Çektik alt üst takım
pijamaları, M. biraz tedirgin, bi tek ben gelmemişimdir değil mi pijamalarla
diye, -işin açığı ben de tedirginim, ne olur ne olmaz diye de çantasına formayı
koymuşum-. Okula bir vardık ki, ohooo kızlar Frozen, erkekler Star Wars, Batman
pijamalarıyla. Zil çaldı, Mr. Newman kapıyı üzerinde röbdöşambrı ve ayağında
pufidik patikleriyle açtı. Çocuklar hurraaa daldılar sınıflara. Nerde takım
elbise kravat hocalar, nerde kırmızı yanaklı patikli Mr Newman. Akşam dönünce
anlatıyor, öğretmenin içinde bir de çizgili pijaması varmış, kütüphane öğretmenleri
de Bananas in Pyjamas kostümüyle gelmiş…
Okulun
haftalık yayınlanan bilgilendirme raporuna bakıyorum. 2. sınıflara ‘sleepover’
varmış. Yani pijamaları ve uyku tulumlarıyla film izleyip, mısır patlatıp gece
okulda uyuyacaklar. Okul evden daha eğlenceli ne diyim!
Gelelim
Çarşamba gününe, bunun kağıdı daha önceden gelmişti zaten. Birinci sınıfların
‘Bush Dance’i varmış, konuya uygun giyinmeleri tavsiye edilmiş, etkinliğe
anneler babalar da davetli. ‘Bush dance’ dediğimiz bir Avustralya dansı, İngiltere
İrlanda gibi yörelerin geleneksel folklorik figürleriyle yapılan bir dans.
Hemen kareli gömlek ve fuları çektim M.’ye. Öğretmenleri bu sefer kafasında
kovboy şapkası ve bacaklarının arasındaki üzerine biner gibi yaptığı oyuncak atıyla
dolanıyor, diğer sınıfın bayan öğretmeni de çizmelerini çekmiş gömleğini göbeğini
açıkta bırakacak şekilde bağlamış, bize dans hareketleri gösteriyor. Ardı ardına
farklı farklı dans figürleri yaparak çocuklarla beraber çok güzel bir öğleden
sonra geçirdik, yuvarlak olduk, gruplara ayrıldık, sıra olduk, epey yorulduk...
En son da
kikikiii-kokokooo gluglugluglu kuuu vak vak olarak bildiğimiz ‘Chicken dance’i
yaptık ve bitirdik. Düşündüm, yahu dedim İzmir’de okuyan bir çocuk senenin bir
günü okula Efe kostümüyle gelse de ailelerle birlikte zeybek oynansa dans
edilse… Ne güzel şeyler.
Perşembe
günü ise okulda görevliydim. Bizim ‘sınıf anneliği’ olarak bildiğimiz şey
burada baya kurumsallaşmış. Her hafta birkaç veli sınıfta çocuklara okuma
konusunda yardım ediyor. Tabi zorunlu değil, gönüllü oluyorsun. Öğretmen sınıfta
ders yaparken sen tek tek çocukları alıp bir köşede onlarla birlikte bir kitap
okuyorsun. Bir yandan da çocuklarla tanışmış oluyorsun, kendi çocuğun seni sınıfta
görmekten dolayı mutlu oluyor, işin bir ucundan tutmuş oluyorsun işte.
Neyse
dönem böylece bitti. Mavi’yi almaya gittiğimde öğretmenine sordum tatilde napalım,
yapılacak bir şey var mı diye, 10 tane yeni kelime vermiş, birkaç sefer bakarsınız
dedi. Ödev mödev yok tabi ki! Yaşasın tatil…
Yorumlar