Bira kapağından nerelere
Geçen bira içiyordum, kapağını açmış ortalıkta unutmuşum. Uzaktan fark ettim ki içinde bir şeyler yazıyor, aha dedim, bedava çıktı. Bilirsiniz kapak içlerinden şimdiye kadar çok gazoz, kola filan içmişliğimiz vardır. Hatta bakkalda daha satın almadan şişenin altını üstünü çevirip şöyle bi eğik tutup, kapağın altındaki yazıyı görmeye çalışmadım diyene de inanmam. Kapakçı bi milletiz; kuponla büyüdük, kapak biriktirdik. O aptal sana yağının kabının bile yağlı kulpçuğunu biriktirince bir şey çıkıyordu, yağı kullanmadan önce kesip saklamak gerekirdi, yoksa ambalaj iyice yağlanıp buruştu mu bir şeye benzemezdi. Kuponlar mutfaktaki yemek tarifleri kitabının arasında dururdu genelde...
Neyse kapağa uzandım ve, yazı aynen şöyle diyor: ‘Who was the first man to fly solo from England to Australia? Answer: Bert Hinkler’. Bi İngilizce küfredesim geldi: WTF, who cares? Bu tür gereksiz bilgiler ansiklopedisinden alınmış sorular pedlerin arkasına yapışılı o beyaz kağıtçıklarda filan yazar. Yani tuvalettesin, e bi süre de geçiyor işini yaparken; arada sıkılma diye böyle bir kaç bilgi ile genel kültürünü genişletebileceğin bi takım ufak sorularla vakit öldürüyorsun.
Biranın kapağında işi ne İngiltere’den Avustralya’ya ilk uçan adamın? Hayır, zaten biramı içiyorum keyfim yerinde, tuvaletteki gibi sıkıcı bi aktivite de yapmıyorum, genelde de sosyal içiciyimdir. Yani şimdi beni ortamdan soyutlayarak genel kültürümü arttırmanın alemi ne? Ver bedava birayı, neşemize neşe katalım!
Aradan bir kaç hafta geçmiş, yine başka bir gün başka bir bira içiyorum. Bu sefer yine unuttum tabi kapağı ben, masada uzakta duruyor, ahanda dedim FREE yazıyor kocaman. Bu sefer tutturduk. Hemen atladım kapağa tabi, bi okudum ki, meğer ‘This beer is preservative FREE’ yazıyormuş. Hah dedim ya, ben de tam onu merak ediyordum inan ki, içime su serpildi. Hey yarabbim!
Herbert John Louis Hinkler abimizi de buradan analım. Adam sadece 1928’de bu uçuşu gerçekleştirmekle kalmamış, o dönemde demiş ki gün gelecek insanlar gece karanlıkta da uçacaklar, gündüzleri ise ‘sightseeing’ yapacaklar. Vay be. Ancak ne yazık ki, 39 yaşında Floransa yakınlarında yine bir solo uçuşta yere çakılmış.
İşin daha da trajik yanı Hinkler’in kendi tasarladığı Bundaberg adlı planörden ufak bir tahta parçasını Challenger’la uzaya gidecek astronotlardan birine vermişler, o da plastik bir torbaya koyup yanına almış. Challenger’ın talihsiz akıbetini hepimiz biliyoruz. Bir dönem astronot olmak isteyen çoğumuzun televizyon karşısında dehşetle kilitlenip dilimizi yuttuğumuz o patlama anını unutmak imkansız –o vakit 8 yaşlarındaydım-. Hazır yeri gelmişken o güzel yedi astronotu da analım.
İşin daha da enteresan yanı, o patlamanın ardından, uzay mekiğinin denize yayılan parçaları içinden planöre ait bu ufak tahta parçası da bulunmuş ve Hinkler Müzesine geri iade edilmiş.
Bira deyip geçmeyin!
Yorumlar