Okula Başlama Sertifikası ve Avustralya Milli Marşı
Burası ‘down under’ ya, her şey ters, demiştik zaten, burada belgeyi okulun
başında veriyorlar: ‘Okula Başlama Sertifikası’. Ne büyük bi motivasyon!
Hiç bir zaman
okulu sevmeyen bir çocuk olmadım. Ancak şimdi dönüp baktığım zaman ne çok şeye
tahammül etmiş olduğumu fark edip hayıflanıyorum.
Bu hafta (okulun
3. haftası) ve ilkokula yeni başlamış oğlum ilk defa Pazartesi sabahları
gerçekleşen tüm okuldaki öğrencilerin katıldığı törene katıldı. İlk törenleri olduğu
için bizim de katılmamıza izin verdiler.
Öyle boy hizasına
girip de, öndekinden bir omuz boyu uzakta durarak dakikalarca ayakta beklemek
filan yok. Hava biraz kapalı olduğu için büyükçe bir salonda (spor salonu)
toplanan tüm okulun öğrencileri bağdaş kurup yere oturdu. Herkes kırmızılı
yeşilli giyinmiş (okulun forması), çoraplar beyaz, ayakkabılar siyah, ancak
saçlar dilediğin gibi. Kimisi toplamış, kimisininki açık, kimininki topuz,
erkeklerin bazısında lüle lüle uzun saç var. Öyle asker tıraşı filan yok.
Kızların saçlarını da anneleri böyle gözlerini çektire çektire arkadan
toplamamış.
Müdire hanım bir
iki konuştuktan sonra sıra ulusal marşı söylemeye geldi. Tüm çocuklar ayağa
kalktı, öyle hazır ol... rahat... hazır ol... rahat diye şeyler de söylenmedi.
Marş söylendi, geri yere oturuldu.
Tabi ki tutup da İstiklal Marşı’nı eleştirecek değilim; ulusal marşımızdır, bir
ülkenin geçmişini ve kültürünü yansıtır. Bizim ülkemizin dört tarafı
kuşatılmışken canla başla nasıl kurulduğunu, ne savaşlardan geçildiğini herkes biliyor. Avustralya’yı
düşündüğümdeyse, burası, bi takım beyaz adamın gelip yemyeşil toprakları işgal
etmek suretiyle kurduğu bir ülke. Ne bir savunma var birilerine karşı, ne bir
nefsi müdafa. Aborjinler, anlam bile verememiş ne oluyor diye gariplerim. O nedenle
de ulusal marşın sözleri bizimkine göre gayet ‘light’:
Bizimkisi ‘Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı… Verme dünyaları alsan da bu cennet
vatanı’ derken
Avustralya marşı ‘...Yuvamız denizlerle çevrili,
Toprağımız doğanın armağanlarıyla dolu bol ve
ender bir güzellikte...
Denizleri aşıp geleneler için paylaşılacak uçsuz
bucaksız vadilerimiz var,
Cesaretle hepimiz bir bütün olalım güzel
Avustarlya’yı ilerletmek için’ diyor,
O küçücük
zihinlerimizle ne büyük bir yük taşıyarak büyümüşüz biz.
Ve işin güzel
yanı, (her ne kadar sonradan dilenen özürler zamanında yapılan katliamı
düzeltemese de) Aborjin ve Avustralya bayrakları yan yana asılı okulda.
Törenin ilerleyen
dakikalarında bazı öğretmenlerin mesajları okundu, diğer okullarla spor
karşılaştırmalarına katılan takım kaptanı olan öğrenciler bir iki konuşma
yaptı. Gözüme çarpan bir şey vardı. Misal bir çocuk dedi ki ‘17-35 yenildik,
ancak çok iyi savunma yaptık, müthiştik’.
Kaybettik demedi, iyi yaptıklarını düşündüğü şeye odaklandı.
Sonra o hafta
doğum günü olan öğrenciler çıktı herkesin önüne, öğretmenlerden biri eline gitarı aldı, hep bir ağızdan Happy Birthday çalınıp
söylendi...
Ufaklara sertifikaları
dağıtıldı ve tören bitti.
Yorumlar