Ankara / Melbourne Yol Çalışmaları
Bu
sene Melbourne’de başlayan büyük bütçeli bir trafik projesi
var: Level Crossing Removal. Yani, şehir içindeki tren (metro) duraklarıyla
otoyolların kesiştiği yerlerde, tren yolları ve istasyonlar aşağıya alınıyor, amaç
ise yukarıdaki trafiği kesmemek. Yıllarca sürecek bi proje, öyle alelacele
yapılan bir şey değil. Şehir içinde onlarca istasyona uygulanacağı için de neresi
ne zaman başlayacak, ne zaman bitecek, hangi yollar saat kaçla kaç arası
kapanacak vs. tüm bilgilere internetten ulaşmak mümkün. Zaten eve kağıt
geliyor, şu şu tarihler arasında şu şu sokak, saat –atıyorum- üçle beş arası
kapalı olacaktır, bilginize diye. Tabi arada kullanabileceğimiz alternatif
yolların da tarifi verilyor.
Buraya taşınmadan önce Ankara’da evimiz İ. Melih Gökçek’in
üstün Odtü yolu projesine elli metre uzaklıktaydı. Her gün evden Odtü’ye
gittiğimden, o dönem ayrı maceraydı benim için. Bi sabah kalkıyorum, aşağı ana
yola iniyorum, sağa dönmek için döner kavşağa giriyorum, ama çıkamıyorum, dönüp
duruyorum aynı kavşakta, benim gibi birkaç araç daha var, çıkış yok, zira
sadece geldiğimiz yöne geri dönebiliyoruz. Birkaç tur attıktan sonra gerisin
geri çıkıp kendimize alternatif yollar arıyoruz.
Ertesi gün bakıyorum döner kavşak açık ama ilerideki gidiş
gelişi ayrı olan yolun bir tarafını kapamışlar, gidiş gelişi tek bi tarafa
vermişler, yolun girişine de göstermelik sağı solu çarpılmış dandik bi kuka
koymuşlar, güya yolu ikiye ayırıyor, anlayacan artık, sağdan sen gidecen, soldan
da karşıdakiler gelecek.
İşin enteresan tarafı tam bunun ertesi günü yine aynı
yola girmek için dönüyorum, a-aaa bu sefer de dünkü gidiş geliş yaptıkları
tarafı kapamışlar, diğer tarafı açmışlar çift yönlü trafik için. Bu sefer de
paslanmış bir levha üzerinde o sevimsiz ne akla hizmet ettiği belli olmayan
Ankara kedisi karşılıyor bizi, kedinin resmi kocaman, levhanın dibine gelince,
12 puntoyla falan yazılmış ‘Verdiğimiz geçici rahatsızlıktan dolayı özür
dileriz’ diyor. Ne geçicisi allah aşkına ya, kaç sene oldu geçmedi o
rahatsızlık, milletin evinin balkonundan yol geçirdiniz. Elini uzatsan viyadüğe
değiyor.
Neyse durum bununla da bitmiyor tabi, yolda ilerlerken
bir anda yan taraftaki tali yoldan karşıma geri geri gelen bir kepçe fırlıyor, allah
diyip duruyorum, o da duruyor durmasına ama bir anda kepçesini arkaya bana
doğru döndürmeye karar veriyor, anaaam yak flaşörleri at geri vitese, bildiğin
sabah sabah adrenalin. Hayır evle okulun arası 500 metre ya var ya yok, o
kısacık yolda oluyor bunlar. Köşede de her daim iki tane toma bekliyor, olur ya
protesto ederim falan, beni sulayacaklar. Hani geçenlerde yol çöktü arabayı
yuttu, üstüne gelen vinci de yuttu ya, hah işte hepsi aynı yol üzerinde. O
meşhur ‘ama yol yaptı yol’ lafı var ya temcit pilavı gibi karşımıza çıkan, bu
işte!
Neyse biz gelelim Avustralya’daki tren istasyonlarını alt
tarafa taşımaya. Bugün bizim evin buradaki alış veriş merkezinin içinde,
belediye bi yer kiralamış, bu proje yapılıp bittiğinde neye benzeyecek, Legolardan
onun maketini yaptırmışlar. Devasa bir maket, trenler gidip geliyor, vinçler
hareket ediyor, istasyonda bekleyen, yandaki kafede kahvesini içen küçük lego
insancıklar, bisiklet yolunda kaykaya binen tipler… Ortaya da yığmışlar
çuvallar dolusu legoyu, çoluk çocuk herkes bir şeyler yapıyor. Bir yandan da halka
projeyi tanıtıyorlar. Güvenlik nasıl sağlanacak, adım adım neler yapılacak,
bize faydaları nedir, gürültüye nasıl engel olunacak, çıkan tozla nasıl baş
edilecek, bir sorumuz varsa nereye kime sormalıyız falan… Sürdürülebilir olması
için iklim değişikliği hesaba katılarak ne tür bir asfalt kullanılmış...
Her şey
planlı programlı, öyle şehir bölgeciler kimmiş bizden iyi mi bilecekler deyip gece
yarısı yangından mal kaçırır gibi gelip de üniversitenin ormanına dalıp şuradan
bi yol geçirelim demiyorlar, ya da dikecez ulan kışlayı tepenize, istediğiniz
kadar protesto edin de demiyor kimse.
Yorumlar