Hugh Jackman Broadway to Oz
Hugh Jackman -
Live in Concert
‘Broadway to Oz’
Rod Laver Arena
25 Nov 2015
Bir insan hem
şahane dans edip, hem şahane bir sese sahip olup, hem de süper bir oyuncu
olabilir mi? Üstüne üstük de bu kadar yakışıklı, ailesine düşkün, ve bir o
kadar da komik.. Sen hem Wolverine ol, hem Broadway şovu yıldızı, hem Les
Miserables’ın ana karakteri.
Şahane bi
insansın Hugh Jackman. Ne diyim...
Tabi ki şov
sadece kendi performansı değildi, ekip de harikaydı. Dakka başı değişen
kostümler, arka plan görselleri, büyük bir dansçı tayfa, hisli şarkılar...
Bi ara adamımız
disko topu gibi aynalı bir ceketle havalarda bile uçtu, yeri geldi seyircilerin
arasında oturan karısına serenatını dinledik (en sevmediğim bölüm, tutmuş bi de
karısını getirmiş şova, ne gerek varsa :), yeri geldi tap dance şovuna hayran
kaldık.
Müzik aletlerini
farklı bir biçimde dinlemeyi öğretti bana. Arka plan orkestrasından rastgele
seçtiklerine seksi ritmde çalmalarını söyledi, sırasıyla bi saksafon, bi bas ve bi kemandan seksi ritm dinledik, enteresandı.
Aborjinleri de es
geçmedi, dijaridular eşliğinde yerel müzikler çınladı. Bi ara tüm salonu
kaplayacak kadar kocaman bir Avustralya bayrağının altında kaldık, elden ele
kafamızın üzerinden geçti –e adam Melbourne’den çıkma, olsun o kadar-. Sonra tıfıl
çocukluk fotoğraflarını gördük, dansöz gibi kıvırttığına tanık olduk. Kısacası
çok hisli bi şovdu –tüm hislere hitap ediyordu manasında-.
Sonlara doğru Hugh eskilerden söylerken, yanımdaki teyze
dayanamadı bana eğilerek ‘aah ah 60larda bu müzklerle dansederdik, sen
bilmezsin’ dedi.
Şova gelenlerin
yaş ortalamasına bakacak olursak, genç kaldım diyebilirim. 60 yaş üstü bayanlar
genelde kocalarıyla gelmişti. 30lu 40lı yaşlardakiler ise nedense!- yalnızdı, hahaa,
erkekleri gelmemiş. Pek şaşırmadım, e şimdi kıyas kabul etmeyecek bi durum var!
20lerinde ise kimse yoktu zaten.
Yalnız, TRden bi
arkadaşla konuştuk da, Hugh Jackman’ın geçen seneki İstanbul şovunun fiyatını
söyledi, yuh dedim, resmen burdakinin dört katı, ne saçma. Nasıl bir fiyat politikasıyla
artık. Türk insanının sadece ‘krem de la krem’ tabakası izliyor yani, üzüldüm.
Neyse, kendimi
şanslı sayıyorum.
2016 biletleri de hazır:
Nisan’da ‘Ice Age
Live Show’ (Geçen sene ‘Lion King’ e yalnız gitmiştim, ama buna Mavi’yle
gideceğiz) http://premier.ticketek.com.au/shows/show.aspx?sh=ICEAGE16
Haziran’da ise ‘Singing
in the Rain’ müzikali (Önden 2. sıradan bilet aldım, genelde önler pahalı olur,
bunda önler ucuz, ilk 4-5 sırada oturanlara panço yağmurluk vereceklermiş, ‘Splash
Zone’ diye geçiyor, artık donumuza kadar ıslanacaz tiyatro sahnesinde heralde. Merakla
bekliyorum...)
Yorumlar