PAPATYA TARLASI
(2000) Dün gece yine uyuyamadım.Yatağın her köşesinde beni uykumdan edecek birşeyler buldum. Hiçbir köşeye kıvrılamadım. Uykusuzluktan gözlerim ağrıyor, başım çatlıyordu. Kalktım, kendime bir fincan çay koydum, tekrar odama döndüm. Bir süre göğün boşluğunda parlayan yıldızları seyrettim. Gözlerim tepeye dikili öylece ne kadar kaldım hatırlamıyorum. Çayım soğumuş, içemedim. Gecenin karanlığında bir ses duydum. Ta uzaklardan gelen çok tiz ve net bir sesti bu. Beni çağırıyordu. Hiç tereddüt etmeden montumu alıp dışarı fırladım. Bir süre yürüdüm, sonra koştum, tekrar yürüdüm, oturup dinlendim, sesi dinledim, koştum, koştum... Hep o sese doğru koştum. Ben gittikçe ses uzaklaşıyordu. Sesi sadece kulağım duymuyor, tüm bedenim duyuyordu. Damarlarımda hissediyordum bu sesi. Koşarken ormana daldım. Çok korkunçtu. Ama korkmadım. Çünkü sesin beni koruyacağından emindim. Bana birşey olamazdı, çünkü bana sahip çıkan bir ses vardı