UMMAN’DA EV / MİMARİ ANLAYIŞI ÜZERİNE
İki katlı, büyük bahçeli, yüksek beton duvarlı, kocaman metal sürgü kapılı, ark şeklinde pencereli, sur şeklinde teras korkuluklu, açık renkli dış cephe boyası ve çöl renkli iç mekan seramikleriyle tipik Umman evleri: villalar…
İnsan bir ‘ev’den ne bekler? Önce onu düşünmeliyiz, değil mi? Kafasını sokacağı, yatıp uyuyacağı, yemek pişirip yiyeceği, oturup dinleneceği ya da banyo yapıp temizleneceği mekanlar. Bu bağlamda bir ‘ev’de neler olmalı, en basitinden birkaç oda, banyo ve mutfak. Umman’da ise evler odalar ve banyolar üzerine kurulu.
6 odalı – 6 banyolu, 7 odalı – 5 banyolu, biraz küçülelim dersek (ki zor buralarda küçülmek) 3 odalı – 2 banyolu, çok zorlarsak 2 odalı – ama illa ki 2 banyolu ev bulmak da mümkün.
Mutfağa gelecek olursak, orada biraz sıkıntı var. 9 odalı ancak mutfaksız ev gördüm ben. Birbirinden büyük odalar arasına sıkışmış, ışık almayan, minnacık mutfaklar. Evlerde her odada –hol de dahil- klima varken, mutfaklarda sadece tepede dönen fırfırlardan var. Neden mi? Çünkü, Ummanlılar hiç mutfağa uğramıyor. Orası hizmetçi –maid- ler için düşünülmüş, karanlık, sıcak ve havasız mekanlar.
Gelelim bahçe ve teraslara. Bahçelerin zemini beton, bahçe duvarları ise 2 metre yüksekliğinde tuğla (muhafaza amaçlı, aman camlardan evin içi görünmesin). Halk arasında teras olarak geçen şey ise -işte en bayıldığım bu- klima dış ünitelerinin ve uydu antenlerin takılı olduğu düzlem. Buraların teras olarak kullanımı önerildiği gibi, yıkamak da mümkün değil (tabi ki su gideri yok). Zaten hiçbir terasın tepesinde de gölgelik yok. 50 derece cehennem sıcağı yaşanan bu ülkede tente ya da gölgelik de kullanmadıkları gibi, hemen hemen her eve ‘kullanılmayan’ teras yapmaktan da kendilerini alıkoyamıyorlar.
İstisnasız her yapıda, terastan ayrı bir merdivenle tırmanılan su deposu koymak amaçlı çıkılan ek bir kattan ise hiç bahsetmiyorum.
Balkonumu yıkayamamak, perdeci bulup perde taktıramamak, oda duvarında klima boşluğu ile yaşamak zorunda kalmak, ya da uydu anten takacak yer bulamamak gibi evsel sorunlardan sonra bu sefer de tuttuğumuz evde çifter çifter yapılan banyolarda çamaşır makinesi bağlayacak gider, mutfakta ise ne ocak ne buzdolabı ne de bulaşık makinesi koyacak yer yok, allahtan tezgaha bir musluk koymuşlar da mekanın mutfak olduğu böylece anlaşılıyor. Bu durumu ev sahibine söylediğimizde ise gülmekle yetinip, bunların bizim problemimiz olduğu ve nereye koyacaksak kendi yaratıcı çözümümüzle gelmemiz gerektiği cevabını aldık.
Eve taşınma hikayesi sonra…
İnsan bir ‘ev’den ne bekler? Önce onu düşünmeliyiz, değil mi? Kafasını sokacağı, yatıp uyuyacağı, yemek pişirip yiyeceği, oturup dinleneceği ya da banyo yapıp temizleneceği mekanlar. Bu bağlamda bir ‘ev’de neler olmalı, en basitinden birkaç oda, banyo ve mutfak. Umman’da ise evler odalar ve banyolar üzerine kurulu.
6 odalı – 6 banyolu, 7 odalı – 5 banyolu, biraz küçülelim dersek (ki zor buralarda küçülmek) 3 odalı – 2 banyolu, çok zorlarsak 2 odalı – ama illa ki 2 banyolu ev bulmak da mümkün.
Mutfağa gelecek olursak, orada biraz sıkıntı var. 9 odalı ancak mutfaksız ev gördüm ben. Birbirinden büyük odalar arasına sıkışmış, ışık almayan, minnacık mutfaklar. Evlerde her odada –hol de dahil- klima varken, mutfaklarda sadece tepede dönen fırfırlardan var. Neden mi? Çünkü, Ummanlılar hiç mutfağa uğramıyor. Orası hizmetçi –maid- ler için düşünülmüş, karanlık, sıcak ve havasız mekanlar.
Gelelim bahçe ve teraslara. Bahçelerin zemini beton, bahçe duvarları ise 2 metre yüksekliğinde tuğla (muhafaza amaçlı, aman camlardan evin içi görünmesin). Halk arasında teras olarak geçen şey ise -işte en bayıldığım bu- klima dış ünitelerinin ve uydu antenlerin takılı olduğu düzlem. Buraların teras olarak kullanımı önerildiği gibi, yıkamak da mümkün değil (tabi ki su gideri yok). Zaten hiçbir terasın tepesinde de gölgelik yok. 50 derece cehennem sıcağı yaşanan bu ülkede tente ya da gölgelik de kullanmadıkları gibi, hemen hemen her eve ‘kullanılmayan’ teras yapmaktan da kendilerini alıkoyamıyorlar.
İstisnasız her yapıda, terastan ayrı bir merdivenle tırmanılan su deposu koymak amaçlı çıkılan ek bir kattan ise hiç bahsetmiyorum.
Balkonumu yıkayamamak, perdeci bulup perde taktıramamak, oda duvarında klima boşluğu ile yaşamak zorunda kalmak, ya da uydu anten takacak yer bulamamak gibi evsel sorunlardan sonra bu sefer de tuttuğumuz evde çifter çifter yapılan banyolarda çamaşır makinesi bağlayacak gider, mutfakta ise ne ocak ne buzdolabı ne de bulaşık makinesi koyacak yer yok, allahtan tezgaha bir musluk koymuşlar da mekanın mutfak olduğu böylece anlaşılıyor. Bu durumu ev sahibine söylediğimizde ise gülmekle yetinip, bunların bizim problemimiz olduğu ve nereye koyacaksak kendi yaratıcı çözümümüzle gelmemiz gerektiği cevabını aldık.
Eve taşınma hikayesi sonra…
Yorumlar