Avustralya Kira Kontratı
Uzunca bir arayış, çeşit çeşit emlakçı, inspection, başvuru, inspection,
başvuru süreci ardından kabul alıp bulduğumuz evin kontratını imzalamaya geldi
sıra.
Anlaşmayı imzalamak için bize verilen randevu saatinde emlakçının ofisine
gittik. Adam sordu, bir şey içer misiniz diye. Burada da kibarlık olsun diye
‘yok teşekkürler’ diyince ısrar
edilmiyor. Allah aşkına bak iç bir tane, ölümü öp falan yok haliyle. Bu
nedenle, sorulan soruya içeceksen, ‘içeyim bir tane’ diye cevap vermen
gerekiyor. Biz de Çağrı’la bir ağız ‘çay alırız’ dedik. Çay mı dedi, şaşkın
şaşkın sanki egzotik bir kokteyl istemişiz gibi. Ben bir bakayım dedi gitti.
Tabi burada çaycı diye bi kavram yok, öyle açıp telefonu, oğlum bize 3 tane
diyemiyorsun kimseye. Sonra, çalışanlardan başka biri geldi kafasını kapıdan uzatıp
sordu:
Nasıl bir çay istiyorsunuz, dedi.
Dedik, normal bir çay olsun.
Sütlü mü?
Yok, sütsüz.
Şekerli mi?
Evet şekerli.
Ne kadar şekerli?
Az şekerli olsun, dedik.
Meğer çok zor bir şey istemişiz, farkında olmadan. Neyse çok şükür çayı
alabilmek için form doldurmaya gerek kalmadan, birer kupada geldi çaylarımız.
Allahtan istemişiz, zira 40 dakika sürdü kontratı inceleyip imzalamamız. Ne
acayip şeylerin altına imza attık anlatamam.
Tuvalete ped atmayacağım, çimleri keseceğim, stor perdelerin çekme
kordonunu sabitlendiği yerden çıkarmayacağım –bir çocuk bu kordonlara takılıp
boğulmuş da, ondan bu uyarı her yerde var-, ampul patlarsa benim sorumluluğum
değiştireceğim –gerçi lisanslı bir elektrikçi değilsen Victoria bölgesinde ampul
değiştirmenin yasalara aykırı olduğunu okudum ama bir elektrik mühendisiyle
yaşıyorum sanırım sorun olmaz-, duvara çivi çakmayacağım, bir şey asmam gerekirse
emlakçıyı arayıp danışacağım, halıya zarar vermeyeceğim, evde sigara
içmeyeceğim, yangın detektörünün pilini düzenli değiştireceğim, çöpü gününde
atacağım, kapının kilidini değiştirirsem birer kopyasını emlakçıya ve ev
sahibine vereceğim, sandalyelerin masaların ayağına bir şey takacağım ki
yerleri çizmesin vs. vs. vs.
Sonra babam aradı. Ankara’daki evi kiraya verdik dedi. Kime dedim? Öğretim
görevlisi bekar bi oğlan, ‘efendi’ bir çocuk dedi. Gözü tutmuş. Budur işte.
Türkiye’de kiracı için aranan tek şart düzenli bir maaş –ama kendinde ama
kefilde fark etmez- fakat asıl önemlisi ev sahibinin gözünün tutması! ‘Efendi’
çocuk olmak yeterli, gerisi fasa fiso.
Yorumlar