ÖĞRENCİLERİM
Ah bu 3 yılda neler görmedim ki…
Yaptığı projeyi duvara asmaya üşenip bana pizza ısmarlama
karşılığında asmamı teklif eden bir öğrencim
1.5 saat süren stüdyo dersi boyunca iki kaçış noktalı
perspektife uygun küpler çizerken telefonunu başörtüsüne sıkıştırıp hiç
abartmıyorum 1.5 saat boyunca hiç susmadan mırıl mırıl telefonla konuşarak
çizimini yapan bir öğrencim
Diğer öğrencilere kritik verirken, mendilini masanın üzerine
açıp çıtçıt makasını çıkararak çııııt çııııt tırnaklarını kesmeye başlamasıyla
çileden çıkmama sebep olan bir başka öğrencim
Dönemin ortasındaki bir dersin ortasında kapıyı çalıp ilk
defa dersime geldiğini söyleyen öğrenciye, şimdiye kadar neredeydin diye
sorduğumda, ‘kantinde pinpon oynuyordum’ cevabı üzerine, hayır oğlum dönemim
ortasına kadar neredeydin diye sorduğumdaysa yine ‘kantinden pinpon oynuyordum’
hazır cevabıyla günümü şenlendiren bir öğrencim
A eksi aldım diye sitem eden bir öğrencime, ödevlerini
teslim ettin mi ki diye sorduğumda, hayır hiç bir ödevi teslim etmedim, ama
niye A eksi aldım, iyi bir öğrenciyim ben, A almalıydım diyerek beni mantık
yanılsamasına sürükleyen bir öğrencim
Bu islam toplumunda dersteki bir tarışma sırasında ateist
olduğunu iddia ederek ortamı geren ve bunun üzerine ‘aman tanrım, bunu nasıl
söylersin, seni öldürebilirim’ diyen bir başka öğrencim
Bir buçuk saatlik stüdyo dersi boyunca güneş gözlüklerini
hiç çıkarmayan öğrencilerim
Bölümün ne senin diye sorunca ‘business smth like that’ diye
cevap veren bir öğrencim
Bir metrekarelik bir kare için kenarın ne olması gerek diye
sorduğumda 60 santim cevabıyla gelen öğrencim
A4 (21x29.7) ten çıkarabileceğiniz en büyük karenin ölçüsü
nedir dediğimde 15x15 cm cevabıyla gelen bir öğrencim bile oldu.
***
Mimarlara ders veriyorum ve kartondan silindir yapmaları
gerekiyor. Çemberin çevresi nedir diye sordum, sınıfta 10 öğrenci var, hepsi
sessizliğe gömüldü. Ve en çalışkan olanından yanıt geldi R kare=2∏.
Hadi dedim neyse. Formülü verdim Çevre=2∏r. Peki ∏ nedir,
kaçtır dye sordum. 22 üzeri 7 dediler iyi mi, oldu sana 3.14 yerine 2milyar
küsür birşey. Bunlar mimar olacak daha !
Bir gün öğrencilerime ‘cucumber’ın ne olduğunu anlatmaya
çalışıyorum, bilmiyorlar ingilizcesini. ‘Long, green vegetable, like zuccini’
filan derken hep bir ağızdan ‘haa hıyaaaaaarrr’ dediler. Demek ‘hıyar’ da
arapçaymış. Ama bizdeki gibi yan anlamı yokmuş, sadece sebzeymiş.
Yağmur yağıyor, seller akıyor, Arap kızı camdan bakıyor
şarkısını düşünür dururdum, neden bu kız camdan bakıyor ve neden arap diye.
Geçen burada fırtınalar koptu, dersteyiz, şiddetli bir ses ve ardından yağmur
bastırdı, bir anda tüm kızlar cama fırladı, dışarı bakmaya. Yağmur yağdı, bizim
arap kızları camdan baktı, ben de şarkıyı söyledim (içimden).
Kız öğrencilerimi Balackberrylerinden ayıramıyorum. Bir
elleriyle çizim yapıp diğeriyle mesaj yazıyorlar.
Öğrencilerim yaptıkları çizimlerin altına (bazen tam
ortasına, anlaşılır şey değil) öyle bir imza atıyorlar ki çizdikleri şeyden
büyük oluyor genellikle. Ben ne kadar da önemli olan yaptığınız iş, isminiz
değil, küçücük harflerle, sadece kurşun kalemle, sayfanın alt köşesine
yazacasınız isminizi diye bağırsam da nafile, mürekkeple, fırçayla,
boardmarkerla hatta renkli pastelle, sayfanın yarısını kaplayan isimler,
çizimlerse bozuk para büyüklüğünde. Geldim dönecem bunu değiştiremedim.
Çağrı bir gün yerel gazete okurken bir habere dağıldı gitti.
İki koca sayfa bu habere ayrılmış: Aslında Porschu varken ve Porschetan başka
bir şey kullanmam diyen bir genç birgün Cadillac denemiş ve hastası olmuş. İki
koca sayfa çocukla röportaj. Bir de baktım ki benim öğrenci, bölüm değiştirmeye
çalışıyordu kendisi, ama sanırım araba değişikliğinde karar kılmış.
Bu sonuncu diyalogu yazsam mı yazmasam mı bilemedim, üzücü
ama gerçek bir hikaye:
Mühendislere ne projesi verilir diye düşündüm ve bir talimat
kitapçığından sırayla okuyarak bir şey inşa etmenin iyi bir fikir olduğu
kanısına vardım. Hiç biri Lego ile oynamamış ya da IKEA gibi yerlerden mobilya
alıp kurmamış bir toplum olarak bu tarz şeylere uzaklar.
Öğrencilerim derste proje olarak bir dosya kağıdını katlayıp
dağıttığım kılavuzdan origami kuş yapacaklar. Onlara hem adım adım yapacakları
katlamaların açıklamasını hem de diagramla gösterilmiş halini verdim.
Yasemin: OK. Kuşu yapmak için adım adım burada
söylenenleri takip edeceksiniz. Hem yazılanları okuyun hem de diagramlardan
yardım alın.
Öğrenciler: Hocam, biz bunu yapamayız.
Y: Neden ki?
Ö: Çünkü biz okumayız.
Y: Nasıl yani?
Ö: Okumaktan nefret ediyoruz.
Y: Üzgünüm ama okumak zorundasınız.
… (çalışmaya başlarlar)
Y: Bu çalışmayı yapmamızın amacı ne, düşündünüz mü?
Ö: Kuş yapmak.
Y: Kuş kimin umurunda? Bu sürecin amacı nedir? Kuş sadece
bir sonuç.
Ö: ???
Y: Talimatları okuyarak, bir şey inşa edeceksiniz. Siz
ileride mühendis olacaksınız, bu tarz şeyler önemli.
Ö: Ama hocam neden ki? Neden bir şey inşa etmek
zorundayız? Ummanda bunu bizim yerimize yapan insanlar zaten var.
Y: Evet, zaten problem tam da burada.
Ö: Hayır, bu bir problem değil. Bu insanlar bunu yapmasa
işleri olmayacak. Bu onlar için bir şans. Biz onlara bizim için bunları
yapmaları için para veriyoruz.
Y: Peki öyleyse, siz neden mühendis olmak için
çalışıyorsunuz?
Ö: Çünkü zorundayız. Keşke bizim yerimize çalışacak
birilerini bulabilsek…
Y: ???
Mühendislerle ayrı bir gün, ayrı bir dialog. Konu doğa ve
doğadan alınan ilhamla tasarlanan, yaratılan, geliştirilen şeyler.
Y: Bana doğadan ilham alarak tasarlanan bir şey
söyleyebilir misiniz?
Ö: …..
Y: Tamam. Şöyle sorayım. İnsanoğlu sizce uçakları nasıl
tasarladı? Nereden ilham aldı?
Ö: ….
Y: Uçağı geliştiren mühendisler sizce doğadaki hangi
hayvandan ilham almış olabilirler?
Ö: (hep bir ağızdan) Kuuuuuuş.
Y: Evet doğru. Hayvanları gözlemleyerek insanoğlu pek çok
çözüm üretmiş ve ürün geliştirmiştir. Aklınıza başka örnek geliyor mu?
Ö: (kokoş bir kız öğrencim)Yılan derisinden ayakkabı ve
çanta yapılıyor.
Y: ….
Yorumlar