Kayıtlar

Kasım, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

THE WAVE – Balkonumu Neden Yıkayamıyorum?

Söylemesi ayıp, geldik Umman’ın taşlı tozlu sokaklarında, özellikle yabancılar için tasarlanmış, içinde 5 yıldızlı otellerin, alışveriş merkezlerinin, kendisine ait bir marinanın yapılması planlanan dudak uçurtucu fiyatlara sahip komplexinde bir ev de biz kiraladık. Ev güzel. Ancak dışı sizi, içi beni yakar misali, ilk bomba balkonu yıkadığımda patladı. Sular balkondaki giderden cumburlop ilk kattakinin bahçeye (sanırsın köy evindeyiz), balkonda gider vara ama aşağı kadar uzanan bir boru sistemi yok ne yazık ki! Tabi pis sular aşağıda, komşu da anında bizde, neler oluyor diye. Ev sahibi, The Wave yetkilileri (bir takım mimar mühendis takımı), şikayetler, telefonlar, mailler sonucu komplexin mimarisinin böyle olduğu, değişemeyeceği açıklaması yapıldı. Sonuç? Komşu yoksa suyu salıyorum, varsa Vileda’ya kuvvet çöl tozunu temizlemeye uğraşıyoruz. Şimdi de eve kağıt gelmiş, ayın bilmem kaçında kapınızı, pencerenizi aman iyi kapatın, itfaiye aracı gelecekmiş de binaları dışarıdan tazyi

Isim Konusu

Bebeğin ismi konusunda Çağrı’yla uzun zamandır atışıyoruz. Henüz bir karara bağlayamamakla beraber oldukça zıt fifkirlere sahibiz. Şöyle ki; Ben ilk başta kız olursa BADEM, erkek olursa CEVİZ olsun dedim. Neymiş, BADEM pavyoncu adı gibiymiş. CEVİZ’e çetin ceviz kırıldın mı diye, BADEM’e de gel seni badem ezmesi yapayım diye dalga geçerlermiş, çocukların bunalımlı bir çocukluk mu geçirmelerini istiyormuşum… İsim konusunda Çağrı yeteri kadar çekmiş, hala da çekiyor aslında zavallı. Zaten ‘Çağrı Aracı’ olarak başlı başına komik olan bir de ingilizcenin tanımadığı Ç, yumuşak G ve I harflerine sahip olmak işini iyiyce zorlaştırmış. Telefonda söylemesi ya da bir yere adını yazdırması gerekiyorsa adını KAGRİ’ya çeviriyor. Kagri nedir yahu! Ben yine şanslıyım. Enternasyonel sularda adımı sahne ismim (!) olan YASMİN’e çevirdim mi işim kolay. Bu ejnebiler de bir tuhaf! Yasemin deyince hiç anlamıyorlar, Yasmin diyince ‘oo how nice’ ! Sonuçta biz çocuğun da bizim gibi bir dünya insanı (!) olac

UMMAN YENİDEN

Bebeği nasıl bir memlekette dünyaya getireceğim diye düşündüğümde, aslında Oman’ın Türkiyeme göre çok daha modern, düzenli ve çok daha mantıklı bir yer olduğunu farkediyorum. Yarını belli olmayan memleketimde her gün ‘bugün ne olacak acaba’ diye yaşamaktansa, burada ‘daha kolay ve basit’ bir yaşam sürmek belki de en huzurlusu. 1659-1744 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu işgali altında olan Oman asıl gücünü 1970’te Sultan Qaboos’un başa gelmesiyle kazanıyor. 40 senedir bu ülkeye hem Silahlı Kuvvetlerin başı, hem Prime Minister, hem Savunma Bakanı, hem Dışişleri Bakanı olan SQ 16 yaşında İngiltere’ye eğitim görmeye gidiyor ve ülkesine dönüp başa geçmeden önce de 6 sene dünyayı geziyor. Sultan tahta geçtiğinde daha önceleri İngilizlerin, Portekizlilerin kolonisi olmuş bu ülkeyi toparlayarak ortaya bir Sultanlık çıkarıyor. Hiç de adı gibi olmayan bu adam ülkede eğitimde, ulaşımda, ticarette kadın haklarında bir ton gelişmelere ve yeniliklere imza atıyor, refah seviyesi yükseliyor, m

ARABIN KASIRGASI - ‘cyclone’ Mayıs 2010

Heryerden uyarılar geliyor. Yağmur yağacak, çok şiddetli yağmur yağacak, fırtına kopacak, kasırga olacak, deniz kenarına inmeyin, arabanızı dışarıda bırakmayın, park yerine alın, vadiden geçmeyin, her şeye hazırlıklı olun, hatta mümkünse evden çıkmayın. 40 derece sıcaklıkta yazın ortasındayız, kışın bir iki kere yağmur yağmış, Umman meterolojisinden bildiğimiz bu. Bu nedenle pek ciddiye almıyoruz. Sultan ‘cyclone’ (kasırga) nun şerefine bir günü tatil ettiğini ilan ediyor. Cep telefonlarına oradan buradan sürekli uyarılar yağıyor. Hadi diyoruz, su da bitmek üzereydi, su alalım bari. Markete giriyoruz ki sular tükenmiş! İnternete girip forumları okuyoruz, 100 km hızla gelen rüzgardan bahsediliyor. Dubai’ye uçak biletleri tükenmiş, herkes kaçmış bile. Hay allah, durum herhalde ciddi deyip Carrefour’a gidiyoruz. Ortam mahşer alanı gibi, sular tükenmiş, ekmek bitmiş, metrelerce uzayan kuyruklarda insanlar 5 kiloluk prinç, un, her türlü bakliyatları arabalara yüklüyor. İnsan neye uğradığ