sırasızlık
Ankara'dan sonra İzmir'de beni en çok şaşırtan (çekmece dolap atkı kazak dolu, bekle bekle "kış"ın gelmemesi dışında) otobüs duraklarında sıraya girmesini beceremeyen (ya da böyle bir şeyi hiç düşünmeyen, sıraya girmek nedir bilmeyen ya da belki hayatında hiç sıraya girmemiş) halk oldu. Her şehrin kendine özgü insan yapısı vardır. Sustum, saygı gösterdim. İttirildim, savruldum, yanımdaki zor yürüyen yaşlı teyzeye yol verdim, bir adım geride durdum diye küfür bile yedim, İzmir'li bayanlarca otobüsün kapısının önünde manken gibi dikilmemem gerektiği, açıkgöz olmam ve otobüse çevik bir hareketle atlamam gerektiği hususunda uyarıldım. Artık ittirip kaktırıyorum, kolumu güruhun arasına sokuyor, insan topluluğunu yarıyor ve kendi küçük bedenime bir yer açarak binebiliyorum otobüslere. Alışmış olmam, bu durumu kabullenmemi gerektirmiyor neticede. Hala merak ediyorum: İzmir'li neden sıraya giremiyor?