Çocuk Sevgisi
Çocuk
parkındayız, etraf kalabalık. Mavi en ortadaki üç boyutlu örümcek gibi örülmüş
tırmanma iplerinin üzerinde cebelleşiyor. İplerin üzerinde pek çok çocuk var,
üç dört yaşlarında bir kız ağlamaya başladı, inemiyor belli. Kimse koşmuyor
kıza doğru. Etraf başka ebeveynlerle dolu, kimse kılını kıpırdatmıyor.
Avustralya’ya
yeni gelmişiz, dedim bulaşmayayım, şimdi koşarım yardıma, indiririm kızı, annesi
çıkar gelir kenardan, cırlar bir de, sen ne yaptığını sanıyorsun, o tırmanmayı
öğreniyordu, ağlaya ağlaya öğrenecek der, iyilikten maraz doğar, Yasemin kızım
sen en iyisi bulaşma dedim. Bekledim, bi yandan da bakıyorum tabi ne olacak
diye. Kız ağlıyor, hala bi yardım yok. En sonunda başka bir baba yaklaştı kıza,
ama böyle uzaktan uzağa iyi misin filan diye soruyor. Ufak kız sanki parka
salınmış vahşi bir kaplan da her an adamın üzerine atlayacakmış gibi adam bi
ürkek. Sonra sanırım kız beni indir dedi ki, adam kollarını bedeninden bir
metre uzakta vebalı bir fareyi ipten indirir gibi kızı indirdi –aman kimse
sapıklık yaptığını düşünmesin-.
Türkiye’de çok
olmuştur, Mavi sokaklarda deli danalar gibi koşarken, çocuk sevgisi içine
işlemiş kucak açan teyzeler amcalar olur hep karşıdan gelen tanıdık tanımadık.
Severiz çocukları, illa kendimizinki olması gerekmez. Çocuk burada koştuğunda
sokaktakiler nereye kaçacağını şaşırıyor değmemek için. İnsanların sek sek
oynar gibi kaçışını görmek baya eğlenceli. Geçenlerde birisi kafasını filan
sevdi, şaşırdık kaldık, a-aaa biri dokundu diye. Sonra hatta sinir olduk, sapık
mı acaba dedik, kafasını falan silkeledim çocuğun.
Yorumlar