Sydney’in Bilinmeyen Gerçekleri Vol1. Halk Pazarı

İnsan yeni bir şehre taşındıktan sonra kendini ne zaman ‘yerleşik’ hisseder?
Tabi ki sebze ve meyvenin gani gani olduğu yerel pazarı keşfettikten sonra!
Avustralya gibi bir ülkedeyseniz eğer, el altındaki seçenekler kısıtlı. Ya tatsız tuzsuz sebze meyve satan süpermarketlerden ya da ayda bir kurulan organik ve oldukça pahalı lokal pazarlardan alışveriş edeceksiniz. Ya daaaa, o meşhur halk pazarını bulmanız gerekiyor. Buradakinin adı ‘Paddy’s Market’.

Kocamı geçen hafta bu pazara yolladım, küçük çilek bulursan biraz fazlaca al gel de reçel yapalım diye. Zira buraların meşhur süpermarketleri ‘Woolworths’ ve ‘Coles’ta çilekler 250 gramlık plastiklerde satılıyor. Elinde iki koca kasayla geldi adam! Onunla da kalmamış, bir domates getirmiş, tam yirmi kilo! İki gün iki gece yıkadık, kuruladık, blenderdan geçirdik, poşetleyip poşetleyip istifledik. Bizim buzluğu bi görseniz, Kızılay kan deposu gibi görünüyor mübarek:) Sordum neden bu kadar abarttın, niye böyle gözün döndü diye.

Bu hafta ben de gittim, ve anladım!
Uçsuz bucaksız bir hangar düşünün. Her türlü sebze meyve kiloyla değil, kasa kasa satılıyor. ‘Gel ablacıım geel, batan geminin malları bunlar’ modunda adamlar çığırıyor falan, ‘five dollar five dollar five dollarr!’… Daha bilmediğim bir sürü sebze meyve çeşitleri varmış meğer. Böyle bi de çok olunca, insanın alası da geliyor hepsinden:)


Sadece yemek yeri de değil, aklınıza gelen her şey var neredeyse, bavuldan koltuk takımına, ayakkabıdan çim biçme makinesine, iş güvenliği kıyafetlerinden, her türlü mutfak alet edevatına kadar bir çok şeyi bulabileceğiniz bir yer. Yok yok!
Şöyle ki benim de gözüm döndü ve eve akşam için ‘Ong choy’ (Çin su ıspanağı otu) ve ‘Blue crab’le (Mavi yengeç) döndük. Yengeç temizlemenin inceliklerini de başka bir postta anlatacağım:)

Yalnız pazar acayip kalabalıktı. Alışveriş arabasıyla ayağımın üzerinden geçen mi ararsınız, bizim arabamızı sinirle ittirip yoluna devam eden mi, standlardan izin almadan avuç avuç meyvelerin tadına bakarak karnını doyuran mı, dört yıldır Avustralya’da yaşıyorum, bu kalabalığı en son Sydney yeni yıl gecesinde görmüştüm! Gören, kıtlık gelecek heralde, millet istif yapıyor zanneder.
Belirtmekte fayda var ki, Avustralya, insanların yolda yürürken, değil birbirine toslamayı, birbirinin önüne çıktığında bile diğerine ‘sorry’ (özür dilerim) dediği bir ülke. Pazarda iki saat boyunca insanlardan omuz yiye yiye gezdim, bir tane de ‘sorry’ (pardon) lafını duymadım iyi mi! Nedeni ne derseniz, markette bi tane sarışın mavi gözlü Coni yoktu da ondan. Gözlem benden, yorum sizden.
Bu Pazar işini Ç.a yıkmaya karar verdim:)
Sebzesi meyvesi güzel, ucuz, sosyolojik gözlem yapmak için ise birebir, Avustralya’nın başka bir yüzü adeta.




Yorumlar

En çok okunanlar

Isim Konusu

KIRKINI ÇIKARDINIZ MI?

Melbourne Gerçekleri Volume 1

Melbourne Gerçekleri Volume 2

Kültürel Kodlar

Yarra Valley Wineries / Şarabımızı nerde tatsak?

Ayakkabılarınızı mı çıkarırsınız, galoş mu alırsınız?

AVUSTRALYA GÖÇMENLIK BASVURUSU

Türkiye Tatili Sonrası Avustralya’ya Dönüş

Turuncu Balık