Budapest - Radiohead – Sziget

20 Ağustos

Herkesin hep beraber Yeni Zelanda’ya göç etme fikri vardır berabercene.
Diyorum ki o kadar uzaklara gitmesek de hazır yakında bu kadar yaşanası sevilesi görülesi gezilesi keyif mekanlar varken -mesela Budapeşte gibi- bu yakınlarda kalsak.
Hayatımda (Bali’yi geçiyorum, tropik mekan) bu kadar yeşilin hakim oldugu dağdan bayırdan sokaklardan çimin ağacın bitkinin fışkırdığı başka bi kent görmedim ben
Ne boktan kurak bir şehirde yaşıyormuşum meğer
En kısa zamanda kurtarmalı bünyeyi

Burda sokağa bi çıkıyorsun
Heryer herşey, her köşe sanat müzik dans… inanılmaz bir yer. Muhteşem; iki tarafı da, Buda’sı ayrı Peşte’si ayrı ayrıntılı, tarihle bezenmiş köprüleri sabaha kadar bitmeyen beleş ulaşım sistemi sayesinde yaşayan, her köşe başı müzisyeni ve tanrım tabi ki erkekleri…..
Gece sabaha kadar süren otobüslerin yarısı elinde içki şişesi sarhoş gençlerle diğer yarısı öpüşüp koklaşan tiplerle (ben bu kadar öpüşgen başka bir millet görmedim, havada karada sokata otobüste heryerde herkes üstüste öpüşmekte) diğer yarısı da zaten sabahı etmek için ordan oraya sürüklenen evsizlerle dolu (ben hayatımda aynı anda bu kadar evsiz de görmedim)…..

Gelelim Sziget Festivaline (Sziget ’ada’ demek ve festival de zaten Tuna nehri üzerinde kocaman bir adada yaplıyor)
Gelmeyenler çatlasın. Sevdiğim yakışıklıların fotoğrafını çekeyim dedim ama dijital kameranın hafızası yetmedi. Esmerini sarısını kumralını her türlüsünü seviyorum ben bu cinsin. Fotoğraf çekmekten vazgeçtikten bir sure sonra kendimi insan seline bıraktım ve görsel şölenin zevkini cıkarmaya calıştım.
Deus konseri superdi fakat olay Radiohead'de koptu. Boy ortalamasının erkeklerde 1.90 kızlarda 1.75 olduğu bir ülkede rastakafaların arasında (bir on santim daha ekleyin hesaba) 1.52 lik boyumla hele de Radiohead gibi bir grubun konserine gelmek ne kadar akıllıcaysa artık... Türklüğümu yapıp ittire kaktıra önlere geçmeye çalışsam da bir cocuğun ’it is not possible’ demesiyle vazgeçtim…Bir süre sonra panik atak geçirme durumundaydım ki kendimi arkalara attım, ferah ferah dinledim….
Yalnız en eğlendiğim deli manyak çingenelerdi… Bu kadar mı oynak içten ve kudurtucu çalınır abicim? Gecenin sonunda ise aşırı dozdan bayılanlar, alkol komasından yerlerde sürüklenenler, hap atıp Hare Krishna söyleyerek sabahı edenler…..

Festival sonrası ”Sziget sickness” denen bişey varmış, kapıldık tabi, e düşünün o kadar bohem rastakafa pis insan (!) bir araya gelince bin türlü bakteri ürüyor, bir öksürüktür başladı, hala sürüyor, bir hafta oldu, hatta böğürmekten bir ara öleceğimi bile sandım....

Reggea çadırında 18-19 yaşlarda güzelcene bir kız vardı. Dansediyordu. Ağızında minik bir parça kağıt. Önce birşey çıkardı cebinden avucuna uvaladı, dansediyor, sonra bir sigara çıkardı, yaladı, kağıdını yırttı ve tütünü avucuna boşalttı, hala dansediyor, onları bir güzel harmanladı, arka cebinden çıkardığı çarşafa bir güzel serdi, ağzında bir süredir beklettiği zıvanayı da ekledi ve -hala dansediyoruz- bunu bir güzel -hem de huni biçiminde- sardı, yaladı, yapıştırdı, yanındakinden ateş istedi, yaktı ve tüttürdü, dansına devam etti, öpesim geldi kızı.

***
Bu kadar övdük ama gariplikleri de yok değil tabi ki memleketin. Mesela elektrik düğmelerinin aşağı basılarak değil de yukarı basılarak yandığı, suyun her yerde gazlı satıldığı, gazsız su bulmanın çok zor olduğu, evlerinde içmek için musluk suyuna katbondioksit ekleyen gaz makineleri olduğu ya da en sevdikleri ve Avrupa pazarına sunmaya calıştıkları tatlının çikolata kaplı kaşar peynirimsi bir tatlı olduğu (yazık valla), memlekette ingilizcenin türkçe kadar işe yaradığı, marketlerde torba verilmediği, herkesin torbasını evden getirdiği, yürüyen merdivenlerin -köyden indim şehre, binip inerken dengeyi tutturamayıp her seferinde sendelememe neden olan- jet hızıyla çalıştığı ve bunun gibi farkları…

Yorumlar

En çok okunanlar

Isim Konusu

KIRKINI ÇIKARDINIZ MI?

Melbourne Gerçekleri Volume 1

Melbourne Gerçekleri Volume 2

Kültürel Kodlar

Yarra Valley Wineries / Şarabımızı nerde tatsak?

Ayakkabılarınızı mı çıkarırsınız, galoş mu alırsınız?

AVUSTRALYA GÖÇMENLIK BASVURUSU

Türkiye Tatili Sonrası Avustralya’ya Dönüş

Turuncu Balık