Positive Parenting / Kadınlar Kulübü / İngiliz Tarzı

‘Positive Parenting’ ile ilgili bir kitap okuyorum, adı: ‘Your Child Your Way’. İngiliz olduğu adından belli değil mi? Senin çocuğun, senin yöntemin. Hiç bir şekilde ‘doğrusu şudur’ diye dikte etmiyor.
Mavi doğduğu zaman Umman’daydık. Çoğunluğu İngiliz olan expatların oturduğu bir sitede yaşıyorduk. Burada da hamileler ve yeni anneler grubu vardı; daha hamileliğimde katılmaya başlamıştım. Her hafta birinin evinde toplanıyorduk. Haliyle hamile olunca tonla sorulacak soru oluyor, ne yenir ne yenmez, senin de reflün arttı mı, geceleri dokuz kere tuvalete kalkmak normal mi, hangi kontrolleri ne zaman yaptırmak lazım, doktorun kim, nerede doğuracan gibi sorularla açılan muhabbetler… Sonra bebek gelince sorular milyona katlandı tabi; kaç saatte bir emziriyorsun, kaç dakika emiyor, soğan yediğinde senin bebekte de gaz oluyor mu, gece kaç kere kalkıyor, yıkarken şampuan kullanıyor musun, D vitamini veriyor musun, kakası ne renk vs. gibi sonu bitmeyen sorular. Ve İngiliz annelerin verdiği fiks bir cevap var: ‘Ben böyle böyle yapıyorum, ama tabi bu senin tercihin, sana nasıl uygunsa öyle yap’.

Hiç kimse bizim gibi ‘ben şöyle yapıyorum, en doğrusu budur, sen de aynısını yapmalısın, yapmazsan çocuğun kısa kalır, salak olur, iyi beslenemez’ falan demiyor. Her şeyin en iyisini ve doğrusunu bilen aile büyüklerimiz meselesine hiç girmeyeceğim ama bizim forumlarda bile insanlar tanımadıkları insanlara öneri vermiyor, resmen dikte edip, reçete veriyor (Bilmeyenler için ara not, Kadınlar Kulübü diye pembe arka fonlu efsane bir forum sitesi var, katılımcıların lüzumsuz samimiyeti, aşırı cüreti, safça itirafları oldukça enteresan, başka bir yazının konusu elbette, o forumun üzerine tez bile yazılır:) Kızlarrrr bebeğim kabız bir haftadır yapamıyor sizce ne yapmalıyım, poposuna zeytinyağı sür canım hemen yapar, ay sürdüm hala çıkartamıyor canım, çorbasına biraz kepek atıver yumuşatır, onu denedim o da fayda etmedi, ahh canım allah sabır versin, benim de yeğenim vardı on gün tuvalete çıkamamıştı zavallı zeytinyağını hem popodan hem ağızdan verince yapıverdiydi çocuk, mutlaka ikisini de dene canım, tmm cnm tşkkrler muck mck…

Ve insan, işin açığı, bazen İngiliz tarzı ‘it’s your baby your way’den öte bir öneri duymak istiyor -severiz kendinden emin konuşan insanları, hangimiz denemedik ki komşunun verdiği bi doğal ilaç tarifini- dediğim gibi her ne kadar vıcık vıcık da olsa, her türlü sorunuz için kadınlarkulübü birebir, site sizi içine çeken bir hortum gibi adeta…

Neyse, İngiliz tarzı demişken, burada Avustralya’da doğum yapması yaklaşan bir arkadaşım bebeğin kalp atış sesi vardı yoktu diye günler süren doğuramama mücadelesinden sonra sezaryen mi normal doğum mu arasında seçim yapmaya bocalarken son dakika kararsızlık içinde kıvranıyordu. Artık perişan halde doktorun onun ve bebeği için en iyi ve en sağlıklı kararı vermesini beklerken adamın ‘it’s your body it’s your life’ diye işin içinde sıyrılıp bu kararı bile o çaresizlik içindeki hastaya bırakması… evet evet İngiliz tarzı.

Kitaba geri dönecek olursak, çocuklarımıza sarılıp öpmeliymişiz. Bazı anneler soruyormuş: Peki ama kaç kere öpmem gerekiyor? Hmmm... Yazar diyor ki ‘Kiss-Cuddle’ (Öpücük-Sarılma) oyunu yapacakmışız, okula gitmeden önce en az üç kere, eve geldiklerinde bi üç kere daha ve uyumadan önce de üç kere iyi bir rakammış. Hatta bunun için kendimize bir ‘chart’ hazırlayıp, her çocuğumuza sarılıp öptüğümüzde bir tik atabilirmişiz.


Positive parenting kısmını bilemicem ama kitabın muadili olan şefkat yoksunu bu zavallı analardan olmadığıma sevindim ve kitabı fırlatıp attım.


Yorumlar

En çok okunanlar

Isim Konusu

KIRKINI ÇIKARDINIZ MI?

Melbourne Gerçekleri Volume 1

Melbourne Gerçekleri Volume 2

Kültürel Kodlar

Yarra Valley Wineries / Şarabımızı nerde tatsak?

Ayakkabılarınızı mı çıkarırsınız, galoş mu alırsınız?

AVUSTRALYA GÖÇMENLIK BASVURUSU

Türkiye Tatili Sonrası Avustralya’ya Dönüş

Turuncu Balık